Pertev Bey Üç Kızı, İki Kızı ve Torunları
Münevver AyaşlıSözler ve Alıntılar
Hep tanıdık manzara..!
Bu büyük felaketin mesulleri ellerini, kollarını sallaya sallaya dolaşıyorlardı.. ne bir mahkeme, ne bir sual!. Bilâkis onlardan memnun olmayanları veya onların memnun olmadıkları kimseleri Sinop Hapishanesi bekliyordu. Bütün millet için İttihatçıların maskeleri düşmüş, hakîki hüviyetleri meydana çıkmıştı. Fakat iş işten geçmişti. Artık ne yapılabilirdi? Hiç..
..pek yalnızdı. Dersleri, kitapları, düşünceleri ile başbaşa idi ve gerçekten yalnızdı.
Memleketin mukadderatını elinde tutan beş on hâin, kendini bilmez baği ve şakî, ezelî düşmanlarımızla tam bir işbirliği yapmışlar, menfur ve mel’un planlarını kendileri için tam bir muvaffakiyetle sona erdirmişler ve işte Balkan Harbi ve bozgunu olmuştu. Kolera, tifüs ve müthiş bozgun!..
..işte İttihat ve Terakki’nin en kısa zamanda memlekete getirdikleri ve Sultan Hamid’in hâllinin neticeleri..
Bir imparatorlukta kavmiyet yaparsak,
o imparatorluktan vazgeçilmiş demektir. İmparatorlukları hiçbir şey dar, küçük ve kısır fikirler kadar yıkamaz. Türk ocakları, Ziya Gökalp’in fikirleri, bu sakat ve yanlış yolun ilk yolcuları..
Büyük padişah Sultan Abdülhamit Han tahttan indireli henüz birkaç sene olmuştu. İtalyanlar kendilerine hizmet edecek kimseleri İttihad ve Terakki Cemiyeti içinden bulup çıkarmışlardı. Bunların başında o zaman Roma’daki Osmanlı sefir-i kebiri geliyordu. Meydana çıkan ihanetten dolayı muhakeme ve idam edilmesi isteniyordu. Kellesini İttihat ve Terakki ve İtalyan Mason Locası’na mensup oluşundan dolayı kurtarabilmişti.
Daha iyisi ne demekti? Hangisinden daha iyi olacak? El el üstünde arşa kadar varır. Bir şeyi beğenmek ve sevmek kâfi değil mi?
..ifade ve lisan anlaşılmaz bir hâle gelirse hâliyle zeka da felce uğruyor.