Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
"Bir ressamın edebiyata olan tutkusu, hiçbir zaman yazarınkine benzemez. Kişilik ya da ego, ikisinde de çok farklı ayrıntılarla kendini gösterir. Ressamın tuvaline koyduğu figür ya da nesne, gerçekliğin bir yansıması değildir. Bütün bu şeyler, tablonun kendine özgü atmosferi içinde yaşar. Yeter ki resim bu anlamda gerçekleşmiş olsun. Yazar, kendi varlığını oluşturur. Kitaplarına yansıyan olayları yaşamak zorunda değildir. Yazmak için, düşüncenin oluşması yeterlidir."
İspanyol yaşamına özgü renklerin tekdüzeliği ve üzünç, daha sonraki Paris dönemi resimlerinde de dikkat çeker. İspanya'nın, güneydeki başka ülkelere benzemediğini, renkli bir atmosfer yansıtmadığını unutmayalım. Beyaz, siyah, sarı ve gümüş beyazı öne çıkar İspanya'da, ne kırmızı ne de yeşil vardır orada. İspanya, bu açıdan güney ülkelerine benzemez, daha çok da Doğu dünyasına özgü özellikler gösterir. Orada kadınlar renkli olmaktan çok, siyah giyinirler. Toprak kuru ve parlaktır. Gökyüzü siyah, mavi ya da gümüş rengindedir. Yıldızlı geceler bile, kara ya da çok koyu mavidir orada, hava hafif bir etki uyandırır. Çok severim İspanya'yı. Picasso'nun Fransa'dan üçüncü ayrılışında (1903), bu karşıtlık daha da belirginleşir. Toulouse-Lautrec etkilerini yansıtan ilk dönem resimlerindeki Fransız karakterinden uzaklaşır, kendi gerçek karakterine döner gene; İspanyol karakteridir bu.
Reklam
Dostlarını, daha çok yazarlar ve ressamlar arasından seçmiştir Picasso. Kendisi gibi ressam olanların dostluğunu yeğlemiştir hep. Düşüncelerini ise, zaman zaman değiştirmekten yana olmuştur. Yaşamının her döneminde böyle davranmayı sevmiştir. Resim konusundaki bulgularını da, doğuştan getirdiği yetenekleriyle geliştirmiştir.
Fransız resminden gelen ilk büyük etki, onda, yeniden İspanyol karakterine dönüşü hazırlamıştır. İspanyollara özgü yaradılışı, onu hep kendi yoluna döndürmüştür. 1902'de kısa bir süre için İspanya'ya gittiğinde, mavi dönem resimleri noktalanmıştı.
Dünya Yayıncılık, Ekim 2006Kitabı okudu
Picasso'nun, kardeşini on beş yaşında gösteren portresi, gerçek bir sanatçının çıkışını haber veren ilk önemli yapıtları arasında yer alır.
Bir ressamın edebiyata olan tutkusu, hiçbir zaman yazarınkine benzemez. Kişilik ya da bencilik, ikisinde çok farklı ayrıntılarla kendini gösterir. Ressamın tualine koyduğu figür ya da nesne, gerçekliğin bir yansıması değildir. Tablonun kendine özgü atmosferi içinde yaşar bütün bu şeyler; yeter ki resim, bu anlamda gerçekleşmiş olsun. Yazar, varlığını kendisi oluşturur, kitaplarına yansıyan olayları, hiç de yaşamak zorunda değildir. Yazmak için, düşüncesinin oluşmuş olması yeterlidir. Resmiyle, doğrudan doğruya kendini dışavurmuş olan Picasso, yazarlardan dost edinme gereğini duyuyordu.
Reklam
Picasso adı, İtalyan kökenlidir, büyük bir olasılıkla da Genes yöresinden gelir. Picasso'nun ailesi bu yörede, Palma de Majorque unvanını almıştı. Ailesi, anne tarafından, babadan oğula geçen kuyumculuk mesleğine bağlıydı.
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.