Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Pierre Bourdieu'nün Kuramı ve Sosyolojik Kullanımları

Sidonie Naulin

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Filozof Emmanuel Kant'a göre, güzel, evrensel olarak keyif verendir. Özgecil bir tatminin nesnesidir (yani "keyifli"den farklıdır) ve "sonu olmayan bir amaç" olarak tanımlanır, yani fayda aramamamız gereken gerçek bir amaçtır. (...) Kant'ın bakış açısına göre, sanatı amacın kendisi olarak görerek beğenebilme kapasitesi, sanat dilinin şifresini, kodunu çözmeye yarayan bilişsel araçlara, yani hepimize verilmemiş olan bir 'kültürel yeterlik' türüne sahip olunduğuna işaret eder.
Sayfa 86 - İletişim Yayınları
Pierre Bourdieu'ye göre habitus, bireylerin sosyalleştikleri süre içinde -çocuklukta ilköğretim, yetişkinlikte ortaöğretim- az çok bilinçsiz bir şekilde içselleştirmiş ve benimsemiş olduğu idrak (dünyanın nasıl algılanacağına dair), değerlendirme (nasıl değerlendirileceğine dair) ve eylem (nasıl davranılacağına dair) şablonlarından meydana gelir.
Sayfa 42 - İletişim Yayınları
Reklam
Esasen habitus kavramı, Aristoteles'in heksis kavramının Saint Thomas d'Aquin tarafından tercüme edilmesiyle ortaya çıkmıştır. Aristoteles'in heksis'i, eğitimle sağlanmış olan ve bireylerin eylem kapasitesinin temelini oluşturan fiziksel maharet ve davranışları (davranış biçimi, beceriklilik... ) ifade eder.
Sayfa 42 - İletişim Yayınları
Pierre Bourdieu, La Distinction'da, besteci johann Strauss'un Güzel Mavi Tuna adlı müzikal eserini örnek vererek, bunun "yaygınlaşarak değerini kaybeden aydın bir müzik" (s. 16) eseri olduğunu gösterir. Yaygınlaşması, dolayısıyla en çok hükmedilen sınıflar arasında aleladeleşmesi onu gayrimeşru kılmaktadır. Tam tersine johann Sebastian Bach'ın Das Wohltemperierte Klavier'i öncelikli olarak üst sınıf mensupları tarafından dinlenen bir eserdir ve tüm meşruiyetini korumuştur.
Sayfa 83 - İletişim Yayınları
"Hükmeden sınıflar 'güzel' zevkleri belirler. Meşru kültür, hükmeden sınıfın kültürüdür."
Sayfa 83 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Pierre Bourdieu, davranışların, bir ölçüde, dahil oldukları toplumun habituslarının ürünü olduğu fikrini savunurken, rasyonel aktör kavramını terk ederek, başka bir sözcük kullanmaya karar verir: Bundan böyle, aktörler yerine faillerden (agents) bahseder. Fail kavramı iki boyutu bağdaştırmayı mümkün kılmaktadır: Fail, hem (dışa doğru) eylemde bulunan hem de (içeriden, habitusu tarafından) eyleme maruz bırakılandır.
Sayfa 46 - İletişim Yayınları
Reklam
Kültürel Farklılık
Okul aslında öyle olmadıkları halde, öğrencilere kültürel anlamda eşitmiş gibi davranmaktadır: "Farklılıkların farkına varmamaktadır". Ortaya çıkan akademik eşitsizlikleri meşrulaştırmak için, okul, onları doğuştan gelen kabiliyet eşitsizlikleriyle ilişkilendirir.
Sayfa 56 - İletişimKitabı okudu
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.