Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

PKK Üzerine Düşünceler - Özgürlüğün Bedeli

İsmail Beşikçi

PKK Üzerine Düşünceler - Özgürlüğün Bedeli Gönderileri

PKK Üzerine Düşünceler - Özgürlüğün Bedeli kitaplarını, PKK Üzerine Düşünceler - Özgürlüğün Bedeli sözleri ve alıntılarını, PKK Üzerine Düşünceler - Özgürlüğün Bedeli yazarlarını, PKK Üzerine Düşünceler - Özgürlüğün Bedeli yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İnkâr, asimilasyon Kemalist sömürgeciliğin en önemli boyutlarından biridir. Bu bakımdan, biz, Kürdistan'ın sömürge bile olamayan bir ülke olduğunu söylüyoruz.
Sayfa 14
İnsan hakları anlayışı söz konusu olduğu zaman Türk Devleti'nin temel niteliği üzerinde dikkatle durmak gerekiyor. Türk Devleti, tarihte hiçbir halka, hiç kimseye, insan haklarının gereğidir, eşitlik gereğidir, adalet gereğidir diyerek hak-hukuk tanımamıştır. Bunu, Türk egemenliği altındaki halklar zorla almanın yolunu ve yordamını bulmuş ve bu düşüncelerini hayata geçirmişlerdir.
Reklam
Vatan, yurt kavramından söz ederken şu konuya da değinmekte yarar vardır. Kürdistan'da ulusal mücadele geliştikçe, Türk siyasal partileri, Türk basını, Türk aydınlarının büyük bir kısmı büyük bir telaşa kapılmaktadır. Çeşitli yollarla, Kürtlerin bağımsız Kürdistan düşünüp düşünmediklerini anlamaya çalışmaktadır. Çeşitli zamanlarda, çeşitli mekânlarda Kürtlere sorular yöneltmektedir. Kürtler de soru soranların istedikleri cevapları yakından bilmektedirler. Uygun cevabı hemen vermektedirler: "Hakkari bana, İstanbul sana, yok öyle yağma, İstanbul’dan bizi koparamazsınız. Elbette birlikte yaşayacağız, kardeş kardeş yaşayacağız... " "Bodrum, Marmaris, İzmir senin, Hakkari, Van, Siirt benim... Buna izin vermeyiz. Bağımsız Kürdistan istemiyoruz... Birlikte yaşayacağız, Bodrum'un. Marmaris'in, İzmir'in güzel liklerini birlikte yaşayacağız..." Bu tür cevaplardan büyük bir hüzün duyuyorum. Çünkü bu cevaplarda "vatan" bilinci yoktur, "ülke" bilinci yoktur.
Bu zulümleri ve işkenceleri Kürt ayaklanmalarından sonra yapılan göstermelik yargılamalarda da görmek mümkündür. Kürdistan’da görev yapan İstiklal Mahkemelerinin veya Örfi İdare Mahkemelerinin savcıları, önce dedesinin ve babasının gözleri önünde ve onları en derin acılara gark ederek torunu astırıyordu. Ondan sonra yine dedenin gözleri önünde, tarif edilemez acıları ve kederleri içinde oğlunu astırıyordu. Son olarak da ayakta duracak mecali bile kalmamış dedeyi astırıyordu... Bütün bunlar da Kürt ahaliye seyrettiriliyordu. Kalabalık Kürt gruplarının bu vahşeti seyretmeleri zorunlu tutuluyordu. 1920’li ve 1930'lu yıllardan günümüze kadar neler değişti? Aslında devlet teröründe çok daha büyük bir yaygınlaşma oldu. Devlet terörünün kapsamı genişledi, daha öldürücü, daha yıkıcı, daha onur kırıcı oldu...
Ağalık kurumu çöküş içindedir. Ağalık, şeyhlik, aşiret reisliği gibi kurumlar ancak devletin desteğiyle ayakta durmaya çalışmaktadır. Kan davaları gittikçe azalmaktadır. Buna rağmen kan davalarını kışkırtmak için sömürgeci güçler ellerinden gelen her şeyi yapmaktadırlar. Kürtlerin birlik, bütünlük oluşturmaya başlamaları sömürgeci güçlerin hiç işine gelmemektedir. Kürdistan, Kürt toplumu bu aşamaya hiç kolay gelmedi. 1980'li yıllardan beri binlerce şehit var. 1980'li yıllardaki Diyarbakır zindanları unutulabilir mi? 40'ın üzerinde genç insan, insanlık onuruna sahip çıktıkları için, "Türküm, mutluyum... " demedikleri için, Kürt kimliğini ve Kürdistan kimliğini vurgulamaya çalıştıkları için işkencelerle katledildiler. Yakalandıkları yerde katledilenlerin, gözaltında işkencelerle katledilenlerin, polis ve jandarmada nezarethanelerinde katledilenlerin, yakalandıkları gözetim evi kayıtlarına, cezaevi kayıtlarına geçirilmeyenlerin sayıları daha çok, pek çoktur. Siirt'teki Kasaplar Deresi'ni, askeri garnizonların çevresindeki toplu mezarları unutmak mümkün müdür? Kürtler artık, belleklerini yeniden kazanıyorlar, Kürtlerin belleklerini kazımak artık, mümkün değildir. Kürdistan, eski Kürdistan değildir.
İnkâr, asimilasyon Kemalist sömürgeciliğin en önemli boyutlarından biridir. Bu bakımdan, biz, Kürdistan'ın sömürge bile olamayan bir ülke olduğunu söylüyoruz.
Reklam
Son yıllarda, özellikle 15 Ağustos 1984 atılımından sonra, gerilla güçleri, Kürdistan'da çok geniş, çok kapsamlı bir toplumsal ve siyasal değişmenin başlamasına neden oldular. PKK'nin düşüncesi, bu düşünceye uygun eylemi, geleneksel Kürt toplumunu derinden derine sarstı. Değerler allak-bullak oldu... Bu alt-üst oluş sürecinde geleneksel değerler parçalandı, modem değerler oluşmaya başladı. "Ailenin namusu", "aşiretin namusu", "kadının namusu" gibi geleneksel Kürt toplumunun temel değerleri parçalandı. "Ulusal onur", "ulusal özgürlük", "ulusal eşitlik", bağımsızlık" "vatan" "vatanın kurtarılması gibi modern değerler oluşmaya başladı. Kürt toplumu, modem değerler etrafında, bu duygular ve düşünceler etrafında yeniden örgütlenmeye başladı... Ulusal onur, ulusal eşitlik, ulusal özgürlük gerçekleşmeden, ulusun ve vatanının namusunu güvenceye alınamayacağı, ailenin, kadının namusunun korunamayacağı da açık bir şekilde ortaya çıktı. Günümüz Kürt toplumunda izlediğimiz allak-bullak olma süreci bir müddet daha sürecektir. Fakat orta ve uzun vadede toplum çok daha ileri aşamalarda, Modem değerler etrafında örgütlenerek yeni yeni dengelere oturacaktır.
160 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.