İnsanların çektikleri acılardan daha güçlü ve arınarak çıktıklarına dair bir teori olduğuna, bu dünyada ya da başka herhangi bir dünyada ilerleyebilmek için sırtımıza ateşten gömlek geçirmek zorunda olduğumuza inanıyorum.
Çok mu hassassınız, çok mu naifsiniz, o takdirde sözcüklerdeki dikenleri, iğneleri daha fazla fark edersiniz; oysaki bunların çoğu, üstünde durmaya bile değmeyecek şeylerdir.
Bana kalırsa er ya da geç herkesin hayatında bir imtihan ânı olur. Hepimizin kendine ait bir şeytanı vardır, bizi oradan oraya sürükler, bize işkenceler eder; nihayetinde hepimiz kendi mücadelemizi vermek zorundayızdır.
Yaşayanlara karşı mücadele edebilirdim ama ölülere karşı elimden bir şey gelmezdi ki. Londra'da Maxim'in sevdiği bir kadın varsa şayet, Maxim ona mektuplar yazıyorsa, onu ziyaret ediyor, onunla yemek yiyor, onunla yaşıyorsa, o kadına karşı mücadele edebilirdim. Şartlarımız ortak sayılırdı ne de olsa. Korkmam gerekmezdi. Kızgınlık da kıskançlık da alt edilebilir şeylerdi. Günün birinde o kadın yaşlanacak, yorulacak veya değişecekti ve Maxim'in ona duyduğu sevgi de kendiliğinden sona erecekti. Ama Rebecca asla yaşlanmayacaktı. Hep aynı kalacaktı. Ona karşı savaşamazdım. Benim için çok güçlüydü o.