Reis: Gladio'nun Türk Tetikçisi Sözleri ve Alıntıları
Reis: Gladio'nun Türk Tetikçisi sözleri ve alıntılarını, Reis: Gladio'nun Türk Tetikçisi kitap alıntılarını, Reis: Gladio'nun Türk Tetikçisi en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Durmadan pasaport kaybeden Mehmet Özbay'ın kaybettiği pasaportlardan biri, nasıl olduysa, Londra'da tanıdığı Yaşar Öz'ün eline geçti. Pasaporttaki fotoğraf değişti ve İsviçre'de hapisten kaçmış olan Abdullah Çatlı'nın cebine girdi! Ve daha sonrakiler de: "Mehmet Özbay, kaybettiğini öne sürüp yeniden aldığı tüm pasaportların tümünü Abdullah Çatlı'ya verdi
ClA'nın Ortadoğu Dairesi Başkanı Graham Fuller, "Türkiye artık yurtta sulh cihanda
sulh politikasını bırakmalıdır. Komşular arasındaki ihtilaflara karışmama gibi 70 yıl öncesinin
stratejileri artık son bulmalıdır. Türkiye, Ortadoğu'da, Balkanlar'da ve Kafkaslar'da aktif
olmalıdır. Kriz bölgelerine müdahale etmelidir," diyordu.
CIA şeflerinden Fuller bunun ideolojik alt yapısını da hazırlamıştı Türkiye yenidünya
düzenine ayak uydurmak istiyorsa Kemalizm'i bir kenara bırakmalı, islamla barışmalıydı.
Mahallelerde kitaplık kurulmasının amacı elbette ki gençlere okuma alışkanlığı sağlamak değildi. Ülkücüler arasında kullanılan bazı şifreler bu kitaplıkların ne amaçla kullanıldığını gösteriyor. İşte birkaç örnek: Dış Politika ve Kıbrıs: Dinamit. Türkiye Tarihi: Büyük Otomatik Tabanca. Gönül Seferberliği: 14'lü tabanca. Dündar Taşer'in Büyük Türkiye'si: 7.65 mm tabanca vs... Ülkücü gençler "kitaplıklarının" ihtiyacı olan "eserleri" Genel Merkez'e şöyle rapor ediyorlardı: "Bizim elimizde 2 adet Türkiye Tarihi ile 3 adet Gönül Seferberliği adlı kitaplar var. Bizim acilen Dış Politika ve Kıbrıs adlı kitaba ihtiyacımız var.
İnsan düşünmeden edemiyor; Yoksa Gazi Mahallesindeki provokasyonla, Aliyev'e
yapılacak darbenin bir ilgisi mi vardı? Aliyev’e destek veren Türkiye, kendi içine mi
döndürülmek isteniyordu! Veya istikrarsızlaştırılan bir Türkiye'nin Ortaasya'da kendi inisiyatifi
ile politika izlemesi mi istenmiyordu?
MİT ile Emniyet arasında yıllardan beri süren "yeraltı dünyasını kontrol etme" mücadelesi, kamuoyuna "MİT Raporu" adıyla yansıyan ve Türkiye'yi sarsan olayların patlak vermesine yol açıyordu.
10 Kasım 1987'de Mehmet Eymür tarafından yazılan "Birinci Mit Raporu" çeşitli yayın organlarını dolaşmış ama kimse yayımlamaya cesaret edememişti. Doğu Perinçek'in Genel Yayın Yönetmeni olduğu 2000'e Doğru dergisinde, 7 Şubat 1988'de yayımlanınca kıyamet koptu.
Kamuoyunun artık ezbere bildiğini sandığımız bu MİT raporunda, özetle yüze yakın bakan,politikacı,üst rütbeli subay,vali,MİT Mensubu, polis şefi vb.. 'nin yeraltı dünyasıyla işbirliği yaptığı anlatılıyordu.
Ama aslında, MİT'çiler adı verilen Hiram Abas-Mehmet Eymür ekibi, Emniyetçiler adı verilen Ünal Erkan-Mehmet Ağar grubunun ve MİT'teki Nuri Gündeş ekibinin kirli ilişkilerini açığa vuruyordu.
Yaptığımız tahkikatlar neticesinde eroin ticaret şebekesinin Türk kökenli sağ siyasi görüşlü ve İslam dinine mensup kişilerden oluştuğu anlaşılmıştır. Uluslararası sahada aranan teröristler Çatlı, Çelik ve Şener esas eylemcilerdir. 1981'de İsviçre’de ortaya çıktılar ve demek lokallerinde ve camilerde, zaten iyi örgütlenmiş olan sağ görüşe sahip Türk kültür demeklerine bağlandılar. Aşırı dinci bu derneğin içinde olanlar, kahraman olarak görüldüler ve kısa zamanda tüm rizikoyu üstlenebilecek saf kurbanlar buldular.
Evin içinde ki vahşet,
Saldırganlar beş solcu genci nasıl yok edeceklerini tartıştılar.Haluk Kırca, ben iple boğarım dedi........
(Bahçelievler katliamı 9 Ekim 1978)
Zürih olayının üstünden üç yıl geçmiş, Çatlı iki kez kimlik değiştirmiş, uyuşturucu ticaretini ilerletmiş, ASALA işlerine girmiş ç ıkmış, karısını, çocuklarını Fransa'ya getirmiş, ailecek Türkiye'ye "tatile" gitmiş gelmiş. Dışişleri hâlâ Çatlı'nın 1982'de kullandığı Mehmet Saral pasaportunu arıyor! Hatırlayacak olursanız, Mehmet Saral adına düzenlenen o pasaport, Zürih Başkonsolosluğumdan verilmiş gözüküyordu. Dışişleri Mehmet Saral pasaportunu araya dursun, aradan geçen üç yıl içinde Çatlı işleri büyütmüş, Zürih'in yanında, Stuttgart ve Paris Başkonsolosluklarının mühürlerini de kullanır olmuş! Çatlı 5 aydır Paris'in La Sante Cezaevi’nde yatıyor, Dışişleri ise sıkıyönetime, Çatlı'nın İsviçre makamlarınca arandığını yazıyor
Aslında işin özü şuydu: Devletin güvenlik güçleri, JİTEM, MİT, Emniyet birbirine düşman olmuştu. Kendi çıkarları için onlarca kişiyi ölüme götürecek provokasyonlar yapmaktan da geri durmuyorlardı!..