Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Şakir Paşa Ailesi

Şirin Devrim

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Anneannemin en büyük oğlu Cevat dayımı ise hiç görmemiştim. Onun hakkında bildiğim tek şey, Ege sahillerinde Bodrum denen bir balıkçı köyünde yaşayıp, "Halikarnas Balıkçısı” adı altında yazılar yazdığıydı. Onun hakkında soru sormaya iznimiz yoktu. Bundan ötürü biz çocuklar aramızda ona "Esrarengiz Dayı” derdik.
halikarnas balıkçısı hakkında:
Cevat'ın diğer tutkusu Bodrum'u yeşillendirmekti. Oraya ilk gittiğinde köyde tek bir ağaç bile yoktu. Elinde fazla para olmadığı halde, kendi gereksinimlerinden fedakârlık ederek tarım kitapları alıp, onları elinde paralanıncaya kadar okudu. Bodrum'dan ayrılmasına izin verildiğinde, tohum ve fide almak için İstanbul'a gitti. Döner dönmez hiç zaman kaybetmeden köyü ve yarımadayı yeşillendirmek için getirdiklerini ekmeye, sulamaya ve ektiklerini yaşatmaya çalıştı. Gerektiğinde civar adalardan kayıkla gübre taşıyordu. Kötü havalarda tepelere çıkıp küfelere iyi toprak dolduruyor, bunları eşek sırtlarına yükletip aşağı indiriyor ve diktiği ağaçların dibine döküyordu. Bahçıvanlıkta hem öncü, hem öğretmen olmuştu. Bu konuda yazdığı üç yüz sayfalık defter elden ele, köyden köye dolaşıyordu. Bodrum'un ağaçlarla, duvarlarının bugenvilyalarla, sahillerin de zakkumlarla donanması onun rüyasıydı. Bu rüya da gerçekleşiyordu. Sonuçtan oradan ayrıldığında, yarımada narenciye cenneti olmuştu. Özellikle greyfrut, uzun palmiye ve okaliptüs ağaçları her tarafta gölgelikler oluşturuyordu. Şimdi bile orada burada görülen korular onun eseridir. Cevat, Hemingway, Mark Twain ve Thoreau'nun karışımı bir filozof, bir bilge, bir doğacı ve ateşli bir insan hakları savunucusuydu.
Reklam
Halikarnas Balıkçısı Cevat dayımın ilk anılarından biri, çocuk yaştaki annesiyle Akropol'de saklambaç oynamasıdır.
“Ne toy, ne burjuva bir tip ! Ben gerçek bir er­kekle evlenmek isterim. böyle utangaç bir oğlanla değil. Öyle bir erkek olmalı ki sanatın değerini bilsin, kültürlü ve entelektüel olsun"
"Model sizin için bir araç olmalı. Eğer gerçekten gönlünüzde bir öykü, bir türkü varsa, onu mo­ delin içinden geçirerek dışarı vuracaksınız."
Babamın bir ku­ramı vardı: bazen kadınla erkeğin teni öylesine uyum sağ­lar ki, bundan bir elektriklenme oluşur ve gerçek şehvet doğar. Yaşlılık yıllarında Fransızca "Cest une quesüon de peau" (Bu bir ten anlaşmasıdır) derdi. Kesin olan bir şey varsa, Seniye ile İzzet'in tenleri çok iyi anlaşmıştı.
Reklam
“…Sen bir Akdenizlisin. Ak­denizli olan dünyanın başka yörelerinde yaşayamaz, ku­rur ve ölür."
Sayfa 284Kitabı okudu
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.