Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Mağara Duvarlarından Antikçağın Sonuna

Sanatın Mitolojisi: Sanat Ne Anlatır?

İsmail Gezgin

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Birlikte yaşam... dilin ve simgeselliğin varlık alanıdır.
"Mitler toplumların bilinçdışının dışa yansıması, bilince gelmesi olarak tanımlanır... İnsanın kurguladığı öteki dünya inancı ilk mitin içeriğini oluşturur. Bu keşif, bilinç ve bilinçdışı kavramlarının çok önceden oluştuğunu gösterir. Bu dünyanın geçici olması, insanın ölümden sonra yeniden, başka bir dünyaya doğacağı inancı belirleyebildiğim ilk mittir. Birlikte yaşam, toplumsal bilincin ve bilinçdışının oluşması için yeterlidir, çünkü dilin ve simgeselliğin varlık alanıdır. Biliyoruz ki modern insanın atası, kendisini kimliklendirebilmek için gayet iyi bir dil yeteneğine sahipti. Dil yeteneği, zihinsel kavrayışın derinliğine, gerçekliğin ve yaşanılanın başka boyutlarına işaret eder. Mağaraların duvarlarını renklendirmesinin sebebi budur... " -İsmail Gezgin, Sanatın Mitolojisi, Redingot Yayınları, syf: 39
Topraktan geldik, toprağa gideceğiz.
"Dikkat çekici bir nokta da, yeni (öteki) dünyaya yapılan göçün, anne karnından bu dünyaya yapılan göçle hemen hemen aynı olarak algılanmasıydı. Ölenin bedenine verilen cenin pozisyonu, yeni bir yaşama doğru bir tür hamilelik düşüncesine işaret eder. Bu yolculuğun toprakta yapılması düşüncesiyse toprağın, ana/rahim olarak algılandığının göstergesidir. Bu da insanın topraktan yaratıldığı inancının Neanderthalensis'ten beri var olduğunu gösterir: Topraktan geldik, toprağa gideceğiz. Kutsal metinlerin çoğunda insanın topraktan yaratıldığının vurgulanması, inancın binlerce yllık bir uzlaşmaya dayandığını, zaman ve coğrafya gözetmeksizin bu imgenin hayatta kalmayı başardığını gösterebilir." -İsmail Gezgin, Sanatın Mitolojisi, Redingot Yayınları, syf: 27
Reklam
Ölülerin uygun bir törenle defnedilmemesi durumunda...
"Daha erken örneklerine de rastlanmakla beraber, ölü gömme geleneğinin ve hatta semavi dinlerin temel prensiplerini oluşturan kimi öğelerin, Neanderthal insanından bu yana var olduğu üzerine düşünülmelidir. Dünyadaki pek çok inanca göre, öteki dünyaya yapılacak yolculuğun gerçekleşebilmesi geride, yani bu dünyada kalanların, ölenleri uygun bir ritüelle uğurlamasıyla mümkündür. Pek çok antikçağ anlatısında, geride kalanlar, ölülerin uygun bir törenle defnedilmemesi durumunda ya bu yolculuğun mümkün olamayacağına ya da gidilen yeni dünyada işkence dolu bir yaşam sürüleceğine inanır." -İsmail Gezgin, Sanatın Mitolojisi, Redingot Yayınları, syf: 27
Mitler, boş zamanlarda anlatılmak için uydurulmuş fantastik hikâyeler değildir; binlerce yıllık toplumsal yaşamın tüm yasal çerçevesi ve özüyle sürekli yeni bireylere aktarılması ve onların sisteme kazandırılmaları için fonksiyon yüklenen makinelerdir.
Sayfa 116Kitabı okudu
Bilinmezlikleri bilme çabasının sonucu olan mitler...
"Benzer yaşam deneyimleri, aynı düşman, benzer sembolik dil. Bir ritüelle çizilen, çizilirken dillendirilen betimlerin aynı zamanda toplumsal bir katarsis sağladığı açıktır; bunlar bir terapi, bir boşaltım yoluydu; dilden kaynaklı bilinen, öğrenilen, zihinlerde kodlanılan ölüm korkusunun dışavurumuydu. Böylece korku paylaşılıyor, yük azaltılıyor, bireysel ve toplumsal huzur sağlanmaya çalışılıyordu. Evrensel sembolik dil, heykel ve resim sanatıyla kendisini ele vermektedir. Bilinmezlikleri bilme çabasının sonucu olan mitler, insanın zihninde yanıtı olmayan sorular barındıran karanlığın vücut bulmasına, bir şekle kavuşmasına yardımcı oluyordu." -İsmail Gezgin, Sanatın Mitolojisi, Redingot Yayınları, syf: 44
İnsanın alet yapması ne anlama gelir?
"Doğal seçilimden ilk sapmanın basit bir taş aletle gerçekleştiğini kabul etmeliyiz. İnsanın evrim ağacındaki yerine yabancılaşmasının da başlangıcı olan bu teknolojik değişim, insan olanın hayvan olandan ayrılma noktasını oluşturuyor aynı zamanda. Oldowan teknolojisi adı verilen taş alet endüstrisinin yaratıcısı olan Homo Habilis'in, ateşi kullandıklarına dair de bazı şüpheli veriler mevcut. Bu noktada bize yardımci olacak en önemli soru şudur: İnsanın alet yapması ne anlama gelir?" -İsmail Gezgin, Sanatın Mitolojisi, Redingot Yayınları, syf: 18
Reklam
Boğa ve koç gibi hayvanların testislerinin yedirilmesi...
"Ortada büyük bir boğa ve etrafında çok sayıda insan... Arkeolojik arkeolojik veriler ışığında [şu] nokta göze çarpar... Yalnzca erkeklerin katıldığı bu etkinliğin gençliğe ya da yetişkinliğe adım atan erkekler için düzenlenmiş bir erginlenme töreni olabileceğidir. Bu olasılık bedenlerin yas ve cinsiyet hiyerarşisine mahkum edilmeye başladığının da bir belirtisi olarak kabul edilebilir. Çatalhöyük'te, her ne kadar kadın ve erkeğin gündelik yaşamında herhangi bir farklılık olduğuna işaret eden veri bulunmasa da sadece erkeklerin sahne aldığı bir merasimi gösteren bu resim, cinsiyet ayrımının varlığını gözler önüne serer. Hakim toplumsal ideolojinin bedenlere atadığı ve sergilemelerini beklediği cinsiyet rolleri, bu ve benzeri toplantı ve törenlerde inşa ediliyordu. Anadolu'nun bazı yerlerinde hâlâ erkek çocuklarına daha iktidarlı olabilmeleri için boğa ve koç gibi hayvanların testislerinin yedirilmesi geleneğinin devam ettiği dikkate alındığında, konuya ilişkin akıl yürütmeler daha çok anlam kazanır." -İsmail Gezgin, Sanatın Mitolojisi, Redingot Yayınları, syf: 47
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.