Selam! Bu ay okuduğum kitaplar içerisinde beni derinden etkileyen bir eseri sizinle de tanıştırmak istedim çünkü çok fazla bilinmeyen bir kitap olduğunu gördüm. İlk başta dikkatimi çeken şeyin yazarın gizli kalmak istemesi. Uzun araştırmalarım sonucunda internet üzerinden yazarla ilgili hiçbir bilgiye ulaşamadım. Bu beni kitaba daha da çok bağladı.
Kabrero... Bir insan var ki, içinde pişmanlığı ile arkada kalmış, sevdiği eşine hiçbir zaman sevgisini belli etmemiş. Bir gün eşini ölü bulduğunda onu huzura erdirmek için elinden geleni yapmak isteyerek yollara düşer. Tek dileği, eşinin rahat uyuyacağı bir mezara gömmektir adamın istediği. Ancak din ve ırk ayrımı yüzünden oradan oraya sürüklenir, sırtında eşinin tabutuyla. Ölmüş bir insan için de mi din ayrımı yapılıyor? Hepimiz insan değil miyiz? Toprak herkesi kabul edemez mi?
Gördüğünüz kitap kesinlikle basit bir aşk kitabı değil! Kızılderililer, Meksika ve dönemin yaşantısı öyle bir ustalıkla yazılmış ve yine Tomris Uyar'ın çevirisiyle harika bir şekilde harmanlanmış. Okurken içimi acıtan o kadar fazla yer oldu ki... Sadece ana karakterin öyküsü değil, yoldan geçen haydutların bile hayat hikayesi sarsıcı! Eserin ismi ile kitap, aslında bu kadar farklıyken bir o kadar da aynı. Sevgiyi, fedakarlığı, aşkı, çaresizliği iliklerinize kadar hissetiricek kadar harika diyebilirim. Lütfen okuyun
- "Öyleyse vaftizli olmayan Kızılderililer için özel bir yer açın."
"Sonra ne olacak? Merkeplerle köpekler, keçiler için, bütün canlılar için ayrı yerler mi açacağız?"
"O, hayvan değildi."
Seni İçime Gömdüm ???
Kısacık ama bir o kadar da dolu dolu mesajlar veren bu şaheseri okuyun lütfen...
Hatta ara verip, tekrar tekrar okuyun...
Ben öyle yapacağım;)
