“Dürüst olmayan bir insan nasıl yeminlere sığınır? Basit bir ‘evet’ ya da ‘hayır’ onun için asla yeterli değildir; sözlerinde daima etkileyici ve görkemli bir şeyler olmalıdır: ‘Tanrı tanığım olsun ki’ ya da ‘ölmüş büyük annemin mezarı üzerine yemin ederim ki ‘
“... Bir savaş mücadele etmeden kazanılamaz ve nihai zafer belli olmakla birlikte, bireysel askerin yenilmesi her zaman için mümkündür. İnsanların özgür iradeye sahip olduklarını unutmamalısınız. Bir taraf daima daha güçlü olmakla birlikte, herkes ontarafı seçmez...”
Ama Helen her konuda bildiğini okuyordu ve bu konuda dayandığı tek temel inanç vardı: Önemli olan benim ne istediğimdir;senin ne istediğinin bir önemi yoktur! İnsanlar nasıl böyle olabiliyorlardı? Belki uzun süre boyunca çok fazla paraya sahip olmanın bununla bir ilgisi olabilirdi.
Delikanlı, babasının gözlerinde de dünyayı dolaşma isteğinin bulunduğunu gördü. Her gece uyumak, yemek ve içmek için hep aynı yerde kalarak yıllarca kurtulmaya çalışmış olmasına karşın, hâla canlı kalan bir istekti bu.
Bitti !!! İkinci defa elime aldım ve bırakmamak için direndim ve bitirdim Aslında o kadar da kötü değilmiş demek ilk okuduğumda pek havamda değilmişim konusu, Helen bir sanat taciri olan babasının ona bir anahtar bırakarak, sakladığı gizli bir şeyi ele geçirmesini söylediği gizemli bir notu bulduğunda, kendisini mükemmel bir ikilem içinde bulur. Helen ve arkadaşı Jake Floransadan başlayıp İstanbul yerebatan Saray'ına kadar uzanacak bu macerada nelerle karşılaşacaklar. Tavsiye ederim. 6/10