Orsenna'nın tanınmış ailelerinden birine mensup genç Aldo, kendi ülkesiyle düşman ülke Farghestan'ı ayıran denizi kontrol etmek üzere kurulmuş Sirte Kalesi'ne gözlemci olarak atanır. İki hayali ülke uzun yıllardır sakin ve huzurlu görünmekle birlikte tamamen rehavetten kaynaklanan bu barış her an bozulma tehlikesiyle karşı karşıyadır. "Bay Gözlemci"nin gördükleri, duydukları, tahmin ettikleri görünürde diğerlerini endişelendirmez. Ancak derinlerde kıpırdanan bir şeyler de her gün biraz daha hissedilir hale gelmektedir... Sirte, Libya'da bir şehir olmakla birlikte romandaki ülke ve şehirler (Orsenna, Maremmar, Farghestan) hayalidir. Julien Graq'ın en tanınmış romanı olan Sirte Kıyısı, bir beklenti öyküsü, olası bir felaket beklentisi içinde gelişen durgun bir macera. Yayımlandığı yıl (1951) Goncourt ödülüne değer bulunmuş, ödülü reddeden yazarının aynı zamanda en çok irdelenen kitabı da olmuştur. Sürrealist romanlarıyla tanınan yazarın YKY'den çıkan üçüncü kitabını fransızcadan Aykut Derman çevirdi.
Sirte Kıyısı'nda yapmaya çalıştığım şeylerden biri, zamansız bir hikâye anlatmak yerine, hareketli bir unsur olan 'tarih ruhu'nu (kâhin ruhtan söz edildiği anlamıyla) ayrıştırma yoluyla serbest bırakmak, hayal gücüyle teması halinde derhal alev alabilmesine yetecek kadar rafine etmekti. Tarihte, her ne kadar çok miktardaki etkisiz ilaç dolgu maddesine karıştırılmış olsa da uyuşturma erdemine sahip olan bir element, pusuya yatmış bir sihir vardır. Onu desteğinden yalıtmak söz konusu değildir elbette, ama geçmişin tablo ve hikâyeleri son derece değişken bir içeriğe sahip olduğundan, kurgunun bunu -tıpkı bazı maden filizlerinin yoğunlaştırılması gibi-artırmayı başarması da yasak değildir.
(İç Kapak)