Fazlasıyla açıkyürekli
Henry David Thoreau'n kitabı Sivil İtaatsizlik.
Yazar, 56 sayfaya 560 sayfalık bir düşünce, bir anlatım sığdırmış.
Henry David bu kitabında yargı yasama yürütme yani devletin tüm organlarını, devletin tüm kurum ve kuruluşlarını eleştiriyor.
Yazar Devletin birey üzerinde çok fazla etkisinin olmaması gerektiğini önemli olanın devlet değil birey olduğunu düşünüyor.
Devletin insanı duygusuz, düşüncesiz sadece bir et yığını olarak gördüğünü söylüyor.
Memurluğu askerliği kölelik olarak görüyor bu yönden karşı çıkıyor.( Bence yazarın bu düşüncesi doğru değil). Devleti devlet yapan insandır ama devlete hizmet olmalıdır, vergi olmalıdır, asker olmalıdır,memur olmalıdır.Bunlar olmazsa devlet olmaz.Devleti olmayan millet de, oradan oraya sürülmeye, ölüme, soykırıma, sömürülmeye mahkum olur.
Evet, keşke yazarın dediği gibi insanlar yönetilse, hükümetler olsa. Ama bu düşünceler şuan için Ütopik Sosyalizmden ötesi değildir. Çünkü burası zayıf olanın yaşama hakkı olmadığı 21. Yüzyıl ...
Hannah Arendt 
Jürgen Habermas ve 
John Rawls isimlerini görünce hiç düşünmeden okumaya karar verdim. Sivil itaatsizlik kavramını her duyduğumda aklıma iki isim gelir. Biri 
Mahatma Gandhi diğeri de 
Martin Luther King dir.
1848 yılında Amerika’da 
Henry David Thoreau tarafından ilk kez kullanılan sivil itaatsizlik; “şu ya da bu ölçüde adil" ilişkilerin hüküm
