Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

4 Cilt Takım

Son Peygamber Hazreti Muhammed

Muhammed Ebu Zehra

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Mu'te Savaşı
Mücahidlerle din düşmanlarının arasında geçen savaş hakkında bakınız cenab-ı Allah ne buyuruyor: "Karşılaşan şu iki toplulukta sizin için bir ibret vardır: Bir topluluk Allah yolunda çarpışıyordu, öteki de inkarcı (idi ki), bunlar o (müslüma)nları açıkça, gözleriyle kendilerinin iki misli görüyorlardı. Allah dilediğini yardımıyla destekler. Elbette bundan gözleri olanlar için bir ibret vardı." (Ali imran: 13) Bu hadisede Cenab-ı Allah'ın şu ifadesinin gerçekleştiğini görüyoruz: Yirmi sabırlı müslüman ikiyüz düşmanı mağlup eder. Yüz sabırlı müslüman bin düşmanı mağlup eder. îman ve sabır kuvveti kendisinde mevcut olan sabırlı mü'min yüz düşmanı mağlup eder. Nitekim Mu'te savaşında üç bin mücahid, ikiyüz bin düşmanı mağlup etmiş ve Cenab-ı Allah'ın şu kavli şerifi gerçekleşmişti: "Ey Peygamber, müminleri savaşa teşvik et. Eğer sizden sabreden yirmi kişi olsa, (onlar) ikiyüz (kafir) yenerler. Çünkü o kafirler, anlamaz bir topluluktur." (Enfal: 65) Gerçek olanda budur. Mu'te savaşı, islam ordusunun Arap yarımadasından çıkıp Bizans hakimiyetinin hüküm sürdüğü topraklara girdikleri ilk savaştır. Sonuç bu şekilde de tahakkuk etmiş olsa, Allah'ın izniyle zafer, hakkın ordusuna nasib olmuştur.
Sayfa 33 - Kitabevi Yayınları, e-kitap
Selam veren bir kimseyi öldürmek doğru değildir. Çünkü İslamiyet, müslümanların sadece müdafaa savaşı vermelerine müsaade etmiştir. Barış isteyen kimseleri öldürmek caiz değildir. Bunu şu ayet-i kerimenin yüksek ifadelerinde de müşahede etmekteyiz: Ey inananlar, Allah yolunda savaşa çıktığınız zaman iyi anlayın, dinleyin, size selam verene, dünya
Sayfa 10 - Kitabevi yayınları,e-kitap
Reklam
"Ey inananlar, inkar edenlerle toplu halde karşılaşırsanız onlara arkalar(ınız)ı, dondür(üp kaç)mayın. Kim o gün savaşmak için bir tarafa çekilmez, ya da başka bir birliğe katılmak dışında arkasını döner (kaçar)sa o, Allah'tan bir gazaba uğrar, onun yeri cehennemdir, o ne kötü varılacak bir yerdir!" (Enfal: 15-16)
Sayfa 31 - Kitabevi Yayınları, e-kitap
"Kendilerine kitap verilenlerden Allah'a ve ahiret gününe inanmayan, Allah'ın ve Resulünün haram saydığını haram saymayan ve hak dinini din edinmeyen kimselerle küçülfüp boyun eğ)erek elleriyle cizye verecekleri zamana kadar savaşın. "(Tevbe: 29)
Sayfa 55 - kitabevi Yayınları, e-kitap
Çünkü edilen savaşlar, insaflı kimseleri hakka yöneltir. îmanlarından dolayı mü'minlerin muzaffer olmaları, başkalarının gönüllerini onlara ısındırır ve ağızlarından çıkan hakikatleri dinlemelerine vesile olur.
Sayfa 35 - Kitabevi Yayınları, e-kitap
Dillerin hakkı söyleyemedikleri, kalplerin imana açılamadıkları zor bir zamanda Ömer, İslamiyet'i güçlendirmişti. Halid, Allah'ın ars-lanı Hamza gibi de olamamıştı. Çünkü Hamza, İslam'a karşı asla durmamış, başlangıçta dahi kardeşi oğlu Muhammed (s.a.v.)e kendi akrabalık gayreti nedeniyle teslim olup İslamiyet'ini izhar etmiş, sonra da savaş kahramanı değil, cihad kahramanı olmuştu. Çünkü savaş kahramanları her zaman müca-hidlik niteliğine sahip olmayabilirler. Cihad kahramanlarının bir kısmı savaş taktiklerini bilmeyebilirler. Örneğin Bilal ile Ammar ve diğer eza ve belalara maruz kalan mü'minlerin bir kısmı savaş taktiğinden habersizdiler. Ama İslam'ın binasının kuruluşunda ilk kerpiç taşlarını teşkil etmişlerdi.
Sayfa 21 - Kitabevi Yayınları, e-kitap
Reklam
Umretül kazanın, uzak duran kalpleri İslam'a yaklaştırmak, yabancıları İslam'ın prensipleriyle tanıştırmak, onları dostane bağlarla mü'minlere bağlamak için bir fırsat olduğunu söylemiştik. Dostluk ve merhamet davetçisinin çağrısına her ne kadar katı kalpli kimseler uymamışlarsa da hakka yapılan davet akıllı kimselerin gönüllerini etkilemişti. Bunlar İslam'ın yücelmekte olduğunu görmeye başlamışlardı. Bunu da kuvvet mantığıyla, hidayet mantığıyla, akıl mantığıyla anlamışlardı. Bulutlar dağılmış, hakikatler açık bir biçimde ortaya çıkmıştı. Bu gerçekleri anlayanlardan biri, hatta en başta geleni Halid bin Velid idi. İslam'a girdikten sonra gerçekten de İslam'ın kılıcı olarak adlandırılmıştı. Her ne kadar bela ve musibetler hususunda ilk mücahidlerin mertebesine ulaşamamışdıysa da İslam'ın kılıcı unvanını almıştı. Gerçekten de islam'ın ilk döneminde mücahidler büyük baskılarla karşılaşmışlardı. O sıralarda bütün kuvvetler müslümanların üzerine saldırıya geçmişlerdi.
Sayfa 19 - Kitabevi Yayınları, e-kitap
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.