Sevmek için mutlaka doğru zamanı ve doğru insanı bekleyin.. Sevilmek için ise her ânı değerlendirin...
Koca Yunus'un dediği gibi:"Sevelim, sevilelim.. Bu dünya kimseye kalası değil.."
Antik dönemin ve insanlık tarihinin ilk filozoflarından olan Sokrates,aydın ve özgürlükçü fikirlerinden ötürü, Atina kanunlarına göre yargılanıp, baldıran zehri içirilerek ölüme mahkum edilmişti.
Bu sırada tutuklu olan Sokrates'i, ölümünden önce, öğrencileri sırayla ziyarete geliyordu.
Sokrates, kendisini ziyarete gelen öğrencilerden birinin elinde "lir" benzeri bir müzik aleti gördü.Sokrates, bu müzik aletini çok beğendi ve nasıl çalınacağını öğrenmek istediğini öğrencisine söyledi.öğrencisi ise hayrete düşerek:
"Üstadım... Nasıl olur? Az sonra baldıran zehri içeceksiniz, bu aleti çalmaya hiç vaktiniz olmayacak ve bir zevk duymayacaksınız
."dedi.
Sokrates, ölmeden önce son dersini verdi:
"Evladım! Asıl zevk, çalmakta değil, çalmayı öğrenmektedir."
.....
Gerçekleri ancak en sonunda, bir insanın 4 mevsimini gördükten sonra kavrayabilirsiniz. Eğer bir insandan hemen vazgeçerseniz, onun diğer mevsimlerine tanıklık edemezsiniz!..
Bu nedenle, bir mevsimin acısının, diğer güzel mevsimleri parçalamasına izin vermeyin. Hayatınızı, dostlarınızı ve sevdiklerinizi bir mevsim (bir dönem) yüzünden yargılamayın....
Çünkü biz insanların tıpkı mevsimler gibi iyi kötü zamanları olabilir.
..Başımıza ne gelirse gelsin, her şeyin bizim ve bütünün en yüksek hayrına olduğunu hatırlayalım. İçinde bulunduğunuz güç durumlarda niyetiniz her zaman o durumun içindeki hayrı, yaşam dersini ve iyiliği görmek olsun. “Neden başıma geldi bu?” demektense, “Bu durumun içindeki hayrı görmeye niyet ediyorum” ya da “Bu durumu nasıl şifalandırabilirim?” gibi daha yapıcı, olumlu bir niyetiniz olsun her zaman. Karşılığını kısa sürede alacaksınızdır… Unutmayın, dövünürseniz, lanet ederseniz hayat size daha çok dövüneceğiniz ve lanetler okuyacağınız aksilikler ve engeller sunacaktır. Şifa arayan, çözüm arayan, cevap arayan gönüller ise aynı şekilde aradıklarını bulacaklardır… Hepimize şifa olsun…
Seven de O'dur, sevilen de!
Gören de O'dur, görünen de!
Bilen de O'dur, bilinen de!
Bakan da O'dur, bakılan da!
Duyan da O'dur, duyulan da!
Bekleyen de O'dur, beklenen de!
Yazan da O'dur, yazılan da!
"Antrenmanlarım bana dayanılmaz acı ve yorgunluk verdiği zaman, kendi kendime: 'Kalk çalışmaya devâm et! Şimdi sıkıntı ve zorluk çek ama hayatının geri kalanını bir Şampiyon olarak yaşa! Evet! Kalk şampiyon olacaksın, kazanacaksın' diyor ve yeniden çalışmaya başlıyordum. Doğrusu ilk maçımı her zaman "Kendimle" yapıyordum.."
...yaşamımızı mucizevi kılmak için, böylesi karmaşık denklemlere ve felsefelere gereksinim duymadan sadece "otantik (sahici) bir şekilde, yalnızca 'Bizâtihi-Kendimiz' olmalı.. Vicdanımızı ve sağgörümüzü besleyerek, asla aklımızın kibrine kapılmamalıyız!!