Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Etnik Yapısından Ermeni Meselesine Türkiye

Tarih Gelecektir

Yusuf Halaçoğlu

Tarih Gelecektir Gönderileri

Tarih Gelecektir kitaplarını, Tarih Gelecektir sözleri ve alıntılarını, Tarih Gelecektir yazarlarını, Tarih Gelecektir yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bernard Lewis, Stanford Shaw olsun, McCarthy olsun, bunların hiçbiri Türkiye’nin tezlerini savunan kimseler değil. Bunlar saygın, yazdıkları kitaplarla bütün dünyada kabul görmüş bilim adamları. Bu adamlar bu kitapları yazıyorlar diye Ermeniler tarafından tehdit ediliyor, hatta evleri bombalanıyor. Şimdi düşünebiliyor musunuz, eğer haklıysanız niye bombalıyorsunuz? Bu insanlar bizi soykırımı ile suçluyor, buna karşılık tarafımızdan hiçbiri tehdit edilmedi. Çünkü biz kendimizden eminiz, böyle bir suç işlenmediğini biliyoruz. Ermeniler yapmadığımızı bildikleri, fakat yaptığımızı iddia ettikleri için de bu saygın bilim adamlarına tehdit savuruyorlar.
Şu an arşivlerimiz dünyadaki bütün bilim adamlarına açıktır. Hiçbir gizlisi saklısı olmamak üzere her şeyi ile açıktır. Buna karşılık arşivlerimizin açık olmadığı iddiasında bulunan Ermenilerin arşivleri kapalıdır. Bunların açılmasına da asla müsaade etmiyor Ermeniler. Biz biliyoruz ki Ermeni arşivlerinde Anadolu’da ne kadar Türk ve Müslüman’ı
Reklam
bu sıralarda çıkmış bulunan I. Dünya Savaşı’na Amerika’nın katılımını kolaylaştıracak kamuoyunu oluşturmaktır. Yâni her iki kitap da bir propaganda kitabı olarak çıkarılmıştır. Dolayısıyla propaganda kitaplarının bilimsel kitap olarak değerlendirilmesi, kaynak olarak ele alınması, tarih metodolojisine ve ilmine aykırıdır. Nitekim Morgenthau’nun bu raporlarına karşılık, bizzat tehcir sırasında bölgede bulunan Amerikan Konsolosları’nın gönderdikleri raporlar Morgenthau’un raporlarına tamamen aykırıdır. Meselâ Mersin Konsolosu Edward Natan, Adana-Mersin hattıyla ilgili raporunda, -ki ana güzergâhlardan birisidir- “Sevkiyatın gâyet güzel yürüdüğü, birtakım aksaklıklara rağmen herkese tren bileti verildiği, sıhhiye memurları ile devamlı sağlık kontrollerinin yapıldığı, herkesin iaşelerinin temin edildiği”ni bildirmektedir.
Fransa’nın 1914’ten önceki ve sonraki durumuna baktığınız zaman, onun zâten Ermenileri kullanan, Osmanlı Devleti topraklarında sömürge elde etmek isteyen bir devlet olduğunu görürsünüz. Aslında 1918’de Adana’nın, Antep’in, Maraş’ın işgali sırasında Fransa 6 tabur askerle buralara gelmiştir ve bu 6 tabur askerin 3 taburu Ermenilerden teşekkül etmiştir. Hâliyle Fransa’nın Ermenilerin soykırıma tâbi tutulduğunu bugün de iddia etmesi ve bunu kabul etmesi tamamen tarihîdir. O zaman Fransızların bu bölgeleri nasıl terk ettiklerine baktığınızda, bugün Fransızların, Ermenilerin yanında yer almasını anlayabilirsiniz.
Tehcir uygulaması Enver Paşa’nın teklifi ve 27 Mayıs 1915 yılında alınan kararla, bölgede zararlı olan Ermenilerin Doğu Anadolu’dan Suriye’ye gönderilmesi ile başlamıştır. Ve bütün Anadolu’da tehcire uğrayan Ermenilerin net sayısı Osmanlı belgelerine göre 458.758’dir. Her bir vilâyete ait rakamlar Osmanlı arşivlerinde yer almaktadır. Yine bu
Burada önemli bir konu var, o da bütün Ermeniler mi mecburî iskâna tâbi tutulmuştur? Hayır, genelde Taşnaksutyun ve Hınçak gibi komitelere dahil olan Ermeniler, Gregorian mezhebine bağlı Ermeniler tehcire tâbi tutulmuşlardır. Protestan ve Katolik mezhebinde olanlar bunlara dahil olmamıştır. Bunun için Osmanlı Devleti, Protestan ve Katolik mezhebinde olanlar hariç ifâdesini sıklıkla kullanmıştır. Ayrıca kimsesiz çocuklar, yetimler, dul kadınlar tehcire tâbi tutulmamıştır.
Reklam
Osmanlı Devleti’nin tehcirdeki amacı iyi anlaşılmalıdır, tehcir kararı ve kararnâmesinde de bu açıkça belirtilmiştir. Bu kararnâmede; Ermenilerin bu bölgelerden alınıp Suriye bölgesindeki Osmanlı topraklarına nakledilmesindeki temel sebep, Ermenilerin kurmayı hedefledikleri Ermenistan Devleti’nin kurulmasını önlemeye mâtuf olup, kesinlikle
18 Mart 1915’te başta İngiltere ve Fransa olmak üzere Batılı devletlerin donanmalarının Çanakkale’ye gelmesi ile başlayan savaştan çok önce, Ermeniler de Anadolu’da isyanlara başlamışlardır. Nitekim 17 Nisan’da Van’da başlayan isyan kademeli olarak bütün Anadolu’ya yayılmış, bunun üzerine Osmanlı Devleti Ermeni ileri gelenlerini İstanbul’a davet ederek bir araya getirmiş ve onlara bu hareketlerin devam etmesi hâlinde sert tedbirler uygulayacağını bildirmiştir. Buna rağmen Ermeni isyanları durmayınca Osmanlı Devleti, 24 Nisan’da, yâni Ermenilerin soykırım günü olarak andıkları günde, bir gece içerisinde bu parti ve örgütlerin ileri gelenlerinden 245 kişiyi tutuklamıştır. Bu tutuklananlar Ankara ve Çankırı cezaevlerine gönderilmiştir. Hiçbir kimsenin burnu bile kanamamıştır ve hatta bir kısmı sonra serbest kalmıştır. Ancak bu hamle ile birlikte Ermeni hareketinin de beli kırılmıştır. İşte Ermenilerin bu tarihi, soykırım günü olarak anmalarının asıl nedeni, Ermeni hareketinin bu tarih ile birlikte etkinliğinin sona ermiş olmasıdır. Yâni 24 Nisan bağımsız bir Ermenistan kurma hayâllerinin sona erdiği tarihtir. İşte bundan dolayı Ermeniler bugünü farklı olarak nitelemişler ve soykırım günü olarak anmaya başlamışlardır.
Birinci Dünya Savaşı sona erdiğinde Musul ve Kerkük Osmanlı ordularının elindeydi. İngilizlerle mücadele sonucu elde kalan bölgeden Mondros Mütarekesi ile Türkler çekiliyorlar. İngilizlerin bölgeyi işgal etmesi üzerine bir anlaşmazlık doğuyor ve anlaşmazlık 1920 yılında Milletler Cemiyeti’ne havale ediliyor. 1925 Milletler Cemiyeti kararı ile bu bölgeler Irak’ın bütünlüğünü sağlamak amacıyla Irak’a bırakılıyor. Dolayısıyla bugün eğer Irak üç parçaya bölünecek olursa ve birleşmiş Irak ortadan kalkacak olursa Milletler Cemiyeti’nin birleşmiş Irak’a devredilmesine dair kararı havada kalacaktır. Türkiye böyle bir durumda Milletler Cemiyeti’nin bu kararı gereği bıraktığı bu bölgede tarihi olarak hak iddia etme hakkını bulacaktır. Ve Irak parçalandığı takdirde bana göre Türkiye hukuken bu bölgelerin sahibidir.
Fransa’nın Cezayir meselesinde konuyu tarihçilere bırakma teklifine, özellikle Sarkozy’nin ‘babasının yaptıklarından kendisinin sorumlu tutulamayacağını’ savunmasına karşılık, Ermeni konusunda yine aynı zatın, tarihçilerin araştırma yapmasını ağzına bile almamasını izah etmek mümkün değildir.
147 öğeden 91 ile 100 arasındakiler gösteriliyor.