Teoriyle pratiği kavuşturdular mı, yandık! Şükür birbiyle dövüşüyorlar! Tabii bunları da Amerika öğretiyor bize ki, birbirine düşürüyoruz! Başka türlü fetolmaz bu dürzüler!
Ama ben çok korkuyorum bu sosyalistlerden! Teoriyle pratiği kavuşturdular mı yandık! Şükür birbirleriyle dövüşüyorlar. Tabii bunları da Amerika öğretiyor bize ki birbirine düşürüyoruz.
İnsanın kafası bir ışıldaklı kutudur. İnsan onu işletirse, ne akıllar fenler bulur. İnsan, kafasının ışıldaklı kutusunu işletirse, demirden tırpan yaparsa, düşmanların cihazından yılmaz da kendi kafasını cihaz eylerse, çaresiz kalmaz. İnsanın elinde çareler çoğalır. Bir insan bir çare bulursa, o çareyi sınarsa, öteki çaresizler o çarenin sınandığını, o çarenin iş gördüğünü görürse, çaresizlerin elindeki çarelere inancı artarsa, hiç dayanır mı o düşman?
Gelsin yasalar tutsun yakamdan! Neredeymiş şimdiyece olmaz olası yasalar? Neye gelip Dürü'yü kollamıyor kaç gündür hiçbiri? Bineyim gideyim bir miniposa da sorup sual edeyim en büyük okumuşlara! Sorup sual edeyim bol maaşlı Beylere: Bre devrilesiceler! Petek petek ballarımız kime gidiyor? Tulum tulum peynirlerimiz kime gidiyor? Onca av kuşlarını furup kırıp kime yolluyoruz? Size gidiyor taze kuzular, mor lahanalar! Oturup cavırlarla yiyorsunuz! Ama siz hangi aşları pişirdiniz bunca yıldır yoksullara? Hangi kuşları kondurdunuz Kemal Paşa ölüp gittikten beri başımıza? Vergi dediniz aldınız! Asker dediniz yoldunuz! Oy dediniz sandık sandık verdik ay deşilesiceler! Hacılar sizinle, hocalar sizinle! Kurullar; üyeler emrinizde! Kalemler, tüfekler emrinizde! Telsizler aynalar, dinleme cihazları emrinizde! Otoposlar, miniboslar size çalışır! Ha ne olurdu biraz da siz yoksullara çalışsanız? Kuruduk, kebap olduk kıraçlarda, ne olurdu bir arıkçık su vereydiniz? Alçalttık belimizi, bindikçe bindiniz. Her kahırlarınızı çektik, gık demedik. Bunlar da can mı, insan mı demediniz ay kırılasıcalar! Kıtlıklar, kıranlar oldu, bir tutam un alıp, "Hani bizim köylerimiz, yoksullarımız?" diye çıkıp gelmediniz ay devrilesiciler!.."