Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Türk Tarihinden Yapraklar

Yılmaz Öztuna

En Yeni Türk Tarihinden Yapraklar Sözleri ve Alıntıları

En Yeni Türk Tarihinden Yapraklar sözleri ve alıntılarını, en yeni Türk Tarihinden Yapraklar kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Fransa'nın mütefekkir tarihçi ve coğrafyacısı Grenard,Türkler'in Fransa seferiyle, Türk haşmetinin zirvesine çıktığını, Tulon'un küçük bir İstanbul olduğunu, Şarlken'in cihan ölçüsündeki strateji alanını Kanunî Sultan Süleyman'a bıraktığını yazar.
Fransızlar hayret içinde kalmış.
Türk Donanması, Marsilya'da 16 gün kaldı. Levendler,şehri ve çevresini gezdiler. 5 agustosta, Marsilya'dan Tulon'a hareket etti. 10 agustosta Müttefik Donanma Tulon'a girdiği gün, Kanuni Sultan Süleyman da Estergon'u fethetmişti. Barbaros,o zaman Şarlken'in himayesinde olan Nis şehrini alarak Fransa'ya vermek istiyordu. Türk Kapdân-1 Deryâsı, Nis'in etrafına çepçevre tabyalar yaptırıp hendekler kazdırdı. Böyle şeylerin bu derecede sür'atle yapılabilecegine inanmayan Fransızlar, hayret içinde kaldılar. Şehir 20 agustosta teslim oldu. Barbaros Hayreddin Paşa, Nis'in anahtarlarını,Kanuni Sultan Süleyman adına kabul etti. Anahtarları sunan şehrin valisi, Nis'in affedilmesi ricasında bulundu. Şehir kendiliğinden teslim olduğu için Barbaros, bu istegi kabûl etti .Nis'i Fransızlar'a bırakıp ayrıldı. Ancak Türkler çekildikten sonra Fransızlar şehri dehşetli şekilde yağma ettiler. Kot Dazürün incisi olan bu şehrin fethi, Türkler'e 10 şehide mal olmuştu.
Reklam
CEZÂYiR'i, kendi hesabına Oruç Reis fethetti. Kardeşi Hızır Reis, müstakbel Kapdân-ı Deryâ Barbaros Hayreddin Paşa, ülkenin fethini tamamladı ve Yavuz Sultan Selim'e tâbi oldu. Böylece Cezayir'de tarihte ilk defa olarak Türk hâkimiyeti kuruldu. Kanunî devrinde Cezâyir,bir Türk beylerbeyiliği yani eyaleti şeklinde teşkilâtlandırıdı ve 1830'a kadar Türk idaresinde kaldı. Avrupallar tarafından krallık sayılan ve iktisadi, askeri gücü bakımından bir Avrupa krallığına denk kuvvette olan Cezayir eyaleti,hemen daima denizcilikten yetişmiş beylerbeyinin idaresine verildi.
Türkler, kazığa oturtuldu. Bu suretle Kazıklı Voyvoda'dan bir buçuk yüzyıl sonra, Balkanlılar'ın barbarlıkta bir nebze geriye gitmedikleri anlaşıldı. Esasen hepsi vahşi olan Balkan kavimciklerini bu gibi alışkanlıklarından alıkoyan, Türk idaresiydi. Hortlak ve vampir hikayelerinin,bütün dünyaya Balkanlar 'dan yayılması,bir tesadüf değildir.
Çok saatler geçince hicranda Düşülür bir hayale zevk alınır Belki hala o beste çalınır Gemiler geçmiyen bir ummanda
Sayfa 264Kitabı okudu
Sükunet
Alkış ve gösteri yoktu.Atların nal sesleri bile hafifçe duyuluyordu. İşitilen tek şey, Mehterhâne-i Hâkaanî'nin ceng havaları idi. Ordunun geçişini izlemek için İstanbul'dan gelmiş olan yabancı diplomat ve tacirleri en cok şaşırtan, bu mutlak sessizlikti. Avrupa ordularının kulakları sağır eden gürültülerine alışan yabancılar, Türk ordusunun ve milletinin sükûneti karşısında, başka bir âleme geçmiş gibi oluyorlardı.
Reklam
Tanrı'nın gücü ve inâyeti ile ateş kızdı. Kızdıkça demir eridi, akıverdi. Dağ delindi. Bir yüklü deve çıkacak kadar yol oldu. O kutsal yılın, kutsal ayının, kutsal gününün, kutsal saatinde Göktürkler, Ergenekon'dan çıkmaya başladılar. Bu kutsal gün, ondan sonra Göktürkler'de bayram oldu. Her yıl o gün gelince, büyük törenler yapildi. Bir parça demir alınıp ateşte kızdırıldı. Bu demiri önce Göktürk Hâkanı kıskaçla tutup örse koyup, çekiçle döğerdi. Ondan sonra Türk beyleri de böyle yapıp şenlikler başlardı.
göçebe
"Dört taraftaki illerin hepsi bize düşman, dediler;gereği odur ki, dağların içinde insan yolu düşmez bir yer izleyip oturalım!" Sürülerini alıp, dağa doğru göçtüler. Geldikleri yoldan başka geçilecek yeri olmayan bir ülkeye vardılar.
Fatih Sultan Mehmed, son yıllarında, 25 kadar devletle birden tek başına savaşa girmişti. Bu savaşı kazanmak için, akıncı ordusundan çok faydalandı. Venedik, Macaristan, Polonya ve Almanya gibi Türkiye ile savaş durumunda bulunan büyük Avrupa devletleri, akıncılarla yıldırıldı. Bu akınların önemi hakkında fikir beyan edebilmek için, büyük akıncı beylerinden Mihaloğlu Gazi Alâeddin Ali Paşa'nın hayatı boyunca Tuna’yı kuzeye doğru tam 330 defa geçtiğini hatırlatmak kâfidir. Ali Paşa, bu akınlardan birinde Macaristan Kralı'nın kızını esir almıştı. "Mehtab Hanım" adını alan bu prenses, Ali Paşa ile evlendi ve doğurduğu Gazi Hasan Bey, Gazi Ahmed Bey, Gazi Mehmed Bey, Gazi Hızır Bey, Gazi Kara Mustafa Bey adlarındaki 5 kardeş de, Kanunî'nin ilk yıllarında ve çeşitli akınlarda şehit oldular ve hiçbiri yatağında ölmedi.
Sayfa 118Kitabı okudu
Türk ordusunun başarılarında en önemli unsur sür’atti. Bir askeri sefer sür’atle bitirilemediği, baskın tarzında sürpriz olmaktan çıktığı takdirde, felaket sayılırdı. Türklerin bu çağdaki başlıca düşmanı olan Çin’in kesif nüfusuna karşı ancak böyle bir taktikle başarı kazanmak mümkündü. Türk atlısı, gece gündüz durmadan yol alır, ancak birkaç saat atını dinlendirir, o sırada kendisi de uyurdu. Yanında daima yedek at bulundurur, atlarından biri yorulunca, diğerine binerdi. Türk atlı ordusu, düşmana hiçbir haber alma şansı bırakmadan, en ümit edilmedik anda üzerine çullanırdı. Eğer düşman ordusu yüz binleri buluyorsa vuruşma kabul edilmez, Türk ordusu kırdırılmazdı. Daima geri çekilmek suretiyle uçsuz bucaksız Türk toprakları içinde düşman şaşkına çevrilir, çete savaşıyla yıpratılır, en yorgun anında, üssünden yüzlerce kilometre ötede birden taarruza geçilip yok edilirdi. Düşman, mesafeden ürkerdi. Türklerin en ürkmedikleri şeyse mesafeydi. Türk atlıları, Karadeniz’le Pasifik arasında at koştururlardı. Göktürk ordusu 230.000 kişiden ibaretti.
Sayfa 261Kitabı okudu
245 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.