Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Türk Tarihinden Yapraklar

Yılmaz Öztuna

Türk Tarihinden Yapraklar Gönderileri

Türk Tarihinden Yapraklar kitaplarını, Türk Tarihinden Yapraklar sözleri ve alıntılarını, Türk Tarihinden Yapraklar yazarlarını, Türk Tarihinden Yapraklar yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
120 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
9 günde okudu
Türk Tarihini Yılmaz Öztuna’nın genel hatları ile anlattığı bir kitap olan Türk Tarihinden Yapraklar ; hem tarih bilgimizi bir tekrar, hem de geçmişimizde ve geleceğimizde birçok noktayı aydınlatabilir özellikte fakat ayrıntıda kalmış anekdotları içeren bir kitap. Avrupa’nın birçok yerinde tarihten bağımsız uydurma destanlarının aksine Türk
Türk Tarihinden Yapraklar
Türk Tarihinden YapraklarYılmaz Öztuna · Ötüken Neşriyat · 2020248 okunma
120 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Türk Tarihi'ne kısa bir gezinti yaparken, geçmişten geleceğe alınacak dersleri de okuyucuya hediye eden özet tipi bir kitap. Özellikle ilk başlardaki tarih tanımları dikkate değer.
Türk Tarihinden Yapraklar
Türk Tarihinden YapraklarYılmaz Öztuna · Ötüken Neşriyat · 2020248 okunma
Reklam
Ey Türk Oğuz Beyleri! Üstten gök çökmedikçe, alttan yer delinmedikçe, bil ki, Türk milleti, Türk yurdu, Türk devleti, Türk töresi bozulmaz. Ey ölümsüz Türk milleti! Kendine dön! Su gibi akıttığın kanına, dağlar gibi yığdığın kemiklerine lâyık ol! Bilge Kağan
Sayfa 27
Süleyman Ağa’nın Paris’e yaydığı modaların çoğu, az zamanda unutuldu. Fakat onun Fransızlar’a tanıttığı bir şey vardır ki, bugün hâlâ Fran­sa’da yaşamaktadır. Bu, kahvedir. Fransızlar, kah­ve içmeyi ilk defa olarak Süleyman Ağa’dan gör­düler ve bu yeni içkiyi çok sevdiler. Kahve, Fransızlar’ın hayatının ayrılamaz bir parçası olarak, İngiltere'de çay neyse, aynı rağbeti gördü. İstan­bul’a girdikten 80 yıl sonra Paris’e giren ve ora­dan Fransa’ya yayılan kahve, Fransızlar’ın günde­lik hayatına Türkler’in hediye ettiği nesne oldu. Birkaç yıl sonra başka bir Türk elçisi de aynı şeyi Viyana’da yaptı. Almanlar, kahveyi, Süleyman Ağa’­ dan birkaç yıl sonra Viyana’ya giden Türk elçisi Mehmed Ağa’dan öğrendiler.
Bu yıllarda İstanbul’daki diplomatik faaliyeti Fransız Akademisinden büyük tarihçi Albert Vandal, şöyle tasvir etmektedir: “En medenî milletler­den en barbarlarına kadar dünyada her devlet, as­keri gücünden korktukları Türkiye’nin karşısında eğiliyor ve Türklerle hoş geçinmeye çalışıyordu.İstanbul her milletin diplomatlanyle dolup boşalan bir merkezdi Osmanoğullarının tahtı önünde sec­deye kapanmak için büyükelçiler, birbirleriyle yarışıyorlardı.
XVI. asır, korsanlığın bütün tarih boyunca en çak geliştiği çağdır. İki türlü korsan vardı: devlete bağlı korsanlar ve şahıslar için denizlerde haydut­luk yapan korsanlar, İlkine Fransızlar “corsaire” (korser), İkincisine “pirate” (pirat) diyorlardı. Türkçe’de “korsan” kelimesi, ilk mânada kullanı­lıyor ve karadaki “akıncı” Birliğinin denizdeki kar­şılığı olan teşkilât için “korsan” deniyordu. Keli­mede hiç bir küçültücü mâna yoktu. Eski tarihlerimiz “Barbaros ve Turgut yaman korsanlardı” şek­linde övgülerle doludur. Deniz hırsızı olan korsan­lar, XVI.asır Türk dünyasında meçhuldü.
Reklam
Donanmay-ı Hümâyûn, bütün toplarını kuru sıkı ateşleyerek “Cihan Hâkanı” Kanunî Sultan Süleyman’ı selâmladı. Manzara, hayaline bile cesa­ret edilemeyecek bir haşmet arzediyordu. Kanunî,bu manzara karşısında yanındaki vezirlere ve elçi­lere şöyle dedi: “İşte insan bütün bunları görüp de gurura kapılmamalı; her şeyin Cenâb-ı Hakk’ın inayetiyle olduğunu hatırlayıp Allah'a şükürler et­melidir!’'.
Barbaros, Fransa’da ve Avrupa’da hâlâ eskisi gibi “Cezayir kralı” diye anı­lıyordu. Onun için bir krala yapılan törenle karşı­landı. Fransa Hanedanı’ndan bir prens olan Angen Dukası, Kral I. François namına Barbaros’u karşı­layıp: “hoş geldiniz!” dedi. Türk donanmasını ve levendlerini görmek için, bütün Kot Dazür halkı kıyılara dökülmüştü. 21 temmuzda Barbaros, büyük törenle, yanında amiralleri olduğu halde Marsilya’ya çıktı. Şerefine verilen ziyafetten sonra, bastardasına döndü.
Bilgisinin yanında vicdanı ile de başbaşa olmayan bir tarihçi, milletine olduğu kadar insanlığa da ihanet etmiştir.
Hiçbir hakim, tarihçi kadar uçsuz bucaksız alanlarda hükmetmemiş, karar vermemiştir.
255 öğeden 241 ile 250 arasındakiler gösteriliyor.