Türkçem Mahzun Ben Mahzun

Kemal Ateş
Vaktiyle TRT’de güneş tutulmasını anlatan bir program izlemiştim. Spiker konuştuğu gökbilimci konuğa evrenin bir sınırı, ulaşabileceğimiz bir sonu olup olmadığını sormuştu. Gökbilimci uzman şöyle bir gülümsedi. “Biz varsaydığımız sınırlarına yaklaştıkça, o sınır bizden uzaklaşır.” diye açıkladı bu karışık durumu. Yani evrenin sınırları var, ama biz yaklaştıkça uzaklaşan bir sınır bu. Evren için yapılan bu açıklama, dil için de geçerlidir. Biz dilimizin sınırlarına yürüdükçe, o sınırlar bizden uzaklaşır. Sürekli genişleyen, uçsuz bucaksız, seslerle, sözcüklerle dolu bir balon düşünün. Bu balon sürekli şişebilir de, sönebilir de… Başka dillerin yoğun baskısıyla sönebilecek bir balon gibidir dil, ancak kendi olanaklarını harekete geçirerek (edebiyatta, bilimde, eğitimde) sınırlarına doğru yürürseniz, bu esnek ve canlı evren genişler. Geride bıraktığımız kocaman bir tarihten hiç ders almamış gibi görünen iki anlayış, eğitim ve bilim kurumlarımızı zorluyor. Bunlardan birincisi, önce tercüman, sonra bilim adamı olmamızı istiyor. Onlara göre varsa yoksa İngilizce… Makalelerinizi İngilizce yazarsanız on beş puan, Türkçe yazarsanız beş puan. Bu, açıkça kendi dilimizi cezalandırmak değil mi? İkinci anlayış ise, önce imam, sonra bilim adamı, öğretmen, gazeteci, bankacı olmamızı istiyor. Onlara göre Osmanlıcayı, Arapça ve Farsçayı herkes öğrenmeli. Türkçe iki cepheden böyle zorlanıyor. Bu durumda “Türkçem mahzun, ben mahzun!” demez misiniz? Bu iki anlayışa karşı ses bayrağımızı dalgalandıracak üçüncü bir gücü canlandırmak zorundayız. Kemal Ateş
Yazar:
Kemal Ateş
Kemal Ateş
Tahmini Okuma Süresi: 3 sa. 48 dk.Sayfa Sayısı: 134Basım Tarihi: Eylül 2005Yayınevi: İmge Kitabevi Yayınları
ISBN: 9789755334523Ülke: TürkiyeDil: TürkçeFormat: Karton kapak

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
134 syf.
·
Puan vermedi
·
50 günde okudu
Türkçem Mahzun; Ben Mahzun...
§ "Vaktiyle TRT'de Güneş tutulmasını anlatan programı izlemiştim. Spiker konuştuğu gökbilimci konuğa evrenin bir sınırı, ulaşabileceğimiz bir sonu olup olmadığınız sormuştu. Gökbilimci uzman şöyle bir gülümsedi. "Biz varsaydığımız sınırlarına yaklaştıkça, o sınav bizden uzaklaşır." diye açıkladı bu karışık durumu. Yani evrenin sınırları var, ama biz yaklaştıkça uzaklaşan bir sınır bu. Evren için yapılan bu açıklama, dil içinde geçerlidir. Biz dilimizin sınırlarına yürüdükçe, o sınırlar bizden uzaklaşır. Sürekli genişleyen, uçsuz bucaksız, seslerle, sözcüklerle dolu bir balon düşünün. Bu balon sürekli şişebilir de, sönebilir de ... Başka dillerin yoğun baskısıyla sönebilecek bir balon gibidir dil, ancak kendi olaraklarını harekete geçirerek (edebiyatta, bilimde, eğitimde) sınırlarına doğru yürürseniz bu esnek ve canlı evren genişler."§ Arapça'dan devşirme bir dil olan Osmanlıca'nın kullanımından kaynaklı teknik detaylardan alın, Arapça ve Farsça' ya yoğun maruz kalma neticesinde çok ciddi kan kayıpları yaşayan dilimizin ciddi bir kararlılıkla nasıl kurtarıldığından, günümüzde basılı yayın organları tarafından yapılan çok ciddi kullanım hatalarına ve elbette Îngilizce gibi tüm dünyada geçerliliği tartışmasız kabul edilen bir dile ait öğelerin, nasıl özensiz biçimde dilimize yerleştiğine dikkat çekmektedir. Benim ilavem: "Yapacak iş çok, yapabilecek insanların sesini duyan yok!" Keyifle okunması, istifade edilmesi dileğiyle...
Türkçem Mahzun Ben Mahzun
Türkçem Mahzun Ben MahzunKemal Ateş · İmge Kitabevi Yayınları · 20059 okunma
Reklam
134 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Türkçenin Çağlar Boyu Süren Varlık Mücadelesi
"Dilimiz kimliğimizdir." anlayışıyla üniversite yıllarım boyunca Türkçe mücadelesi vermiş biriyim. Türkçe mücadelesi ne demek derseniz; hem düzgün ve etkili Türkçe kullanımının yaygınlaşması hem de çoğunlukla özentilik ve aşağılık kompleksi kaynaklı yabancı sözcük kullanımı yerine bu sözcüklerin Türkçe karşılıklarının kullanılması
Türkçem Mahzun Ben Mahzun
Türkçem Mahzun Ben MahzunKemal Ateş · İmge Kitabevi Yayınları · 20059 okunma
100 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.