Türkiye’de İslam ve Küreselleşme Sözleri ve Alıntıları
Türkiye’de İslam ve Küreselleşme sözleri ve alıntılarını, Türkiye’de İslam ve Küreselleşme kitap alıntılarını, Türkiye’de İslam ve Küreselleşme en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
...medyanın yükselen önemi, ailenin de bireyler üzerindeki etkisini azaltmıştır. Marcuse'a göre toplumsallaşma etkeni olarak aile çökerken kitle iletişim araçları yükselmiştir.
Osmanlı'da, siyasal iktidara sahip olmanın, piyasa ekonomisinde başarılı olmaktan daha önemli bir meta olduğu zihin yapısı hakimdi. Batı'nın ekonomik ahlakına ve sembolizmine ise paranın ekonomik olduğu kadar siyasal bir araç da olduğu bir anlayış hakimdi. Osmanlı bu yönüyle, sosyal yapıların analizinde "statü" kavramının önemli olduğunu, sadece ekonomik temelli "sınıf" analizi yapmanın yeterince açıklayıcı olamayacağını söyleyen Weber'in sosyolojisine uygun bir yapı göstermiştir.
Osmanlı'da, siyasal iktidara sahip olmanın, piyasa ekonomisinde başarılı olmaktan daha önemli bir meta olduğu zihin yapısı hakimdi. Batı'nın ekonomik ahlakına ve sembolizmine ise paranın ekonomik olduğu kadar siyasal bir araç da olduğu bir anlayış hakimdi. Osmanlı bu yönüyle, sosyal yapıların analizinde "statü" kavramının önemli olduğunu, sadece ekonomik temelli "sınıf" analizi yapmanın yeterince açıklayıcı olamayacağını söyleyen Weber'in sosyolojisine uygun bir yapı göstermiştir.
Kadın bedenini denetleyerek güç ilişkilerini düzenlemede, en önemli husus, kadının güç kazanılan alanlara girmesinin önlenmesi olmuştur. Kadınlar kamusal alana daha çok çıktıkça, güç ilişkileriyle ilişkili toplumsal yapı daha köklü bir değişiklik geçirmiştir. Toplumun yarısını teşkil eden kadınların; eğitim seviyelerindeki artış, ticaret-sanayi gibi güç kazanılan alanlara girişleri, kendilerine güvenlerini kazanmaları yönetim süreçlerinde söz sahibi olmaları hep kamusal alana çıkışlarıyla ilişkilidir.
Bu kurumların kapatılış sebeplerinden birisi ise bu kurumlarda yetişen yeni neslin toprak reformunu desteklemesi ve buna karşı olan büyük toprak sahiplerinin bu kurumların kapatılmasına çalışmaları olmuştur.
Kant, ahlakın ilkelerini öne alıp, siyaseti ahlakın ilkelerine uygun hale getirmeye çalışan ve gereğinde bunun için kişisel menfaatlerini feda eden ''ahlaklı siyasetçi'' ve ahlaki ilkeleri kendi menfaatlerine uygun şekilde değiştiren ''siyasal ahlakçı'' arasında ayırım yapar.