Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Türklerin Tarihi 1

Doğan Avcıoğlu

Türklerin Tarihi 1 Gönderileri

Türklerin Tarihi 1 kitaplarını, Türklerin Tarihi 1 sözleri ve alıntılarını, Türklerin Tarihi 1 yazarlarını, Türklerin Tarihi 1 yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bir zamanlar büyük bir uygarlığımız vardı bizim. İskenderiye’den sonra dünyanın ikinci büyük kitaplığı Ortar’da ( Kazakistan'ın güneyinde kent ) idi !…
Sayfa 83
Buhara ve Semerkant’ın bütün taşları İslamın şiirini ve büyüklüğünü dile getirir. Medreselere, türbelere, camilere, zümrüt kubbelere geçmişteki görkemliliklerini kazandırabilmek için zevk, sabır ve para hazineleri harcanmıştır.
Sayfa 82
Reklam
Ulus, ortak dil, arazi, ekonomik yaşam ve kültür birliğiyle belirlenen ruhsal oluşum temeli üzerinde doğup tarihsel olarak meydana gelen istikrarlı insanlar topluluğudur.
Josef Stalin
Josef Stalin
Sayfa 47
Cumhuriyet ilk ulusal Türk devletidir.
Sayfa 40
Her kültür son aşamada kendi uygarlığını yaratır ve ölür.
Sayfa 12
Reklam
551 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Beklediğim tarzda bir Türk tarihi sunmuyor kitap. Aksine belirli düşüncelerin inkarıyla başlıyor ve devam ediyor. Nedir bu inkar edilen düşünceler: mesela Turancılık. Yazar Turancılığı küçümsüyor ve sanıldığı kadar da iyi bir şey olmadığını söylüyor. Türklerin müslümanlaşmasına değiniyor vs vs beni içine çekmedi. Sıkıla sıkıla okudum. Çünkü objektif tarih aktarımından ziyade yazar bu konular hakkındaki kendi düşüncelerini anlatmış.
Türklerin Tarihi 1
Türklerin Tarihi 1Doğan Avcıoğlu · Tekin Yayınevi · 200663 okunma
Uygarlıkta geri kalmada utanılacak ya da savaşçılıkta ileri gitmekte övünülecek bir yan olmasa gerek. Zira Norman barbarları, Fransa Kuzeyinde yerleşik yaşama geçince, Fransa'nın o tarihlerde en uygar topluluğu haline gelirler. Uygurlar. bozkırın uygarlık temsilcisi olur. En geri düzeydeki avcı ve ormancı Finliler, «beyaz zambaklar ülkesi»ni kurar.. Oğuzlar, Osmanlı uygarlığının mimarlığını yaparlar.
Sayfa 284
Örneğin İngiltere'de Birkbeck Üniversitesinde Modem Tarih kürsüsünde öğretim üyeliği yapan E. J. Hobsbawn, akademik tarih anlayışının bilimselliğini çok sığ bulur: " Akademik tarihçiler, felsefe ya da yöntem konularında şaşırtıcı bir saflık gösterirler. Gerçi bu saflığın sonuçları, doğa bilimcilerinin çeşitli tartışmalardan sonra da olsa, bilinçle ve isteyerek kabul ettikleri, genel olarak pozitivizm diye niteleyebileceğimiz yöntemle pek güzel çakışıyordu. Bunlar belli bir konuyu (örneğin siyasal, askeri, diplomatik tarih) ya da belli bir coğrafi alanı (örneğin Batı ve Orta Avrupa) nasıl en önemli olarak kabul etmişlerse, bilimsel düşüncenin popülerleştirilmiş biçimlerini de, başka edinilmiş fikirlerle birlikte, öylece kabul etmişlerdi; böylece 'olgu'ların incelenmesinden otomatik olarak varsayımların doğuvereceğini, bir dizi neden ve sonuç zinciri toplamının gerekircilik (determinizm) ve evrim kavramlarından söz etmenin, açıklama yapmaya yeteceğini varsayıyorlardı. Bilimsel bilgi dedikleri şey, cilt cilt yayınladıkları kesin metinleri, belgelerin gerçek sıralanışını nasıl ortaya koyuyorsa, tarihin kesin gerçeğini de aynı biçimde ortaya koymalıydı... XIX. yüzyılın ve toplumsal bilimlerinin oldukça mütevazi standardları açısından bakıldığında bile, tarih geri kalmış, hatta kasıtlı olarak geri bırakılmış bir dal idi. İnsan toplumunun anlaşılmasına yaptığı katkı, önemsiz ve rastlantısaldı Ama insan toplumunun anlaşılması, tarihin anlaşılmasını gerektirdigıne göre, insanın geçmişini, araştırmanın daha başka ve daha verimli yollan ergeç bulunmalıydı"
Sayfa 90
Büyük tarihlerin mirasçılığını taslayan ulusların başına kimi zamanlar bu miras bir dert de olabilir. Özellikle o mirası yitirmişler ve bulamıyorlarsa! Sorun kafalarında bir kabus gibi yaşar. Bir çeşit ulusal nevrozluk olur. Tarih, o zaman tarihlikten çıkar, ya efsaneleşir ya da palavra hastalığı olur.
Sayfa 37 - Niyazi Berkes
65 öğeden 41 ile 50 arasındakiler gösteriliyor.