Olmayacak şeylerle tutturarak, öfkelenerek, kızarak, çevresindekilerin üzerine yürüyerek ama en çok için için kendini yiyerek, tansiyonu yükseltiyordu.Buna gereksinimi vardı.
Önce kendi içindeki ateşi tutuşturuyordu.
O ateş bir kez tutuştu mu, sahnede volkan gibi patlıyordu, fırtına gibi esiyordu.
Müzikolog, eleştirmen, sıradan opera dinleyicisi ...
İtalya’da kiminle konuştuysam, Leyla’nın “antre”lerini unutamıyorlar:
“Sahneye girdiği an, hepimizi kendi ateşiyle tutuştururdu.”
Volkanın patlaması için yangının başlaması, kıvılcımların tutuşması gerek Fırtınanın kopması için de rüzgarın şiddetlenmesi...
Leyla temsil öncesinde kendini şarj ediyordu.