Ütopya
Nilnur TandaçgüneşSözler ve Alıntılar
“Toplum için en büyük tehtid,kişisel önyargılar ve para hırsıdır. Bu iki büyük kötülük fırsatını buldu mu toplumu felç,hukuku da yok eder.”
"Hastasını iyi etmek için ona daha ağır hastalıklar aşılayan bir hekim bilgisizin, budalanın biri değil de nedir? Ey sizler ki insanları ancak hayatlarını zehir ederek yönetmesini biliyorsunuz, sizler özgür insanlara baş olmaya yeterli değilsiniz, saklamayın bunu! Ya da bilgisiz kalmaktan, kendinizi beğenmişlikten, tembellikten vazgeçin! Halk bu yüzden sevmiyor, saymıyor devleti. Kendi yurdunuz içinde doğrulukla yaşayın ve yaşatın; devletin giderlerini gelirleriyle denkleştirin; kötülük kaynaklarını kurutun; saçma ve barbarca bir düzenin öldürmeye ve ölmeye sürüklediği mutsuzlara karşı işkenceler arayacak yerde, kötülüğü daha tohumdayken önleyecek, yok edecek insanca kurumlar yaratın!"
Kibir,zevkle seyredecek ve emir verecek fakir fukaranın olmadığı bir cennete ayak basmaya tenezzül etmez.O ancak sefalet çekenlerin varlığıyla,zenginliğini gösterip caka satacak yoksullarla kendini mutlu hisseder.
"Çünkü insanlar iyi olmadıkça her şeyi iyileştirebilmen olanaksızdır,"
Her şeyi incelikle ele alıp olabildiğince az yanlış yapmak zorundasınız. İnsanoğlu kusursuz olana kadar hiçbir şey mükemmel olmayacaktır_ ki çok uzun yıllar boyunca da olabileceğini ümit etmiyorum.
"Hırsızlık yapana ağır ve korkunç cezalar vermeden önce, insanlara yaşamını idame ettire ceği imkanlar sunarsanız, hiç kimseyi ölümü bile gözü almak pahasına hırsızlık yapmak zorunda bırakmazsınız, üstelik sonuçta kazançlı çıkan yine siz olursunuz."
"Dini ilkeler ortadan kalktığı anda insan, bir budala değilse, bütün gayretini günahına ya da sevabına bakmadan sadece haz elde etmeye verecektir. Çünkü Ütopyalılara göre, herhangi bir beklenti olmadan, çetin ve zor koşullar gerektiren erdemin peşine düşmek, yaşamın zevklerini bir kenara atıp gönüllü olarak acılara katlanmak düpedüz deliliktir. Öyle ya ölümden sonra hiçbir ödül yoksa bütün bir ömrü tatsız tuzsuz, yani zavallı bir şekilde geçirmenin ne anlamı kalır?"