Bir canlı yayın programında Sırrı Süreyya Önder'in de dediği gibi "en iyi darbenin Allah belasını versin."
Her türlüsünü de gördük darbenin. Yılanın sevmediği ottur darbe, burnumuzun önünde biter. On yılda bir, olmadı yirmi yılda bir bir darbe görürüz mutlaka.
Her türlüsünü gördük. Başbakan asanını da, sağdan soldan eşit miktarda astık diye böbürleneni de, muhtıra kılığına girmiş olanı da, çağa ayak uydurup post modernleşeni de, yarım kalmış bir vodvile dönemi de.
Hepsi derin yaralar açtı bu ülkenin insanları üzerinde. En çok da gençler hırpalandı bu dönemlerde.
Büyük ustadan yetmiş yıllarda seksen darbesine giden yola dair bir roman. Her darbenin yalancı tanıkları olduk biz. Görmedik, duymadık, konuşmaya da mecalimiz yok zaten.
2009 yılında, yazarın kendisinden imzalı olarak alma mutluluğuna ulaştığım kitap. İçinde siyaset ve aşkın harmanlandığı. Baş kahraman Muhsin'in zengin bir ağa oğlundan devrimci bir kimliğe bürünmesi. Bu süreçte yaşadıkları. Aşkı, arkadaşları ve ailesi arasında yaşadığı gel-gitler akıcı ve ustaca anlatılmış. Herkese tavsiye ederim.
Lazı, Kürdü, Türkü, Trakyalısı, Adanalısı, Egelisi, Orta Anadolulusu konuşmaya başlayınca, türlü yerel ağızlar, basit, ortak dertlerde tüm ayrılıklarını yitirivermiş, acılı bir besteyi oluşturan farklı notalara dönüşmüştü…!