Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Yalnızlığın Keşfi

Paul Auster

Yalnızlığın Keşfi Gönderileri

Yalnızlığın Keşfi kitaplarını, Yalnızlığın Keşfi sözleri ve alıntılarını, Yalnızlığın Keşfi yazarlarını, Yalnızlığın Keşfi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Çocukluğumda babam kiralan toplarken bazen onunla birlikte dolaşırdım. Gördüğüm şeyi anlayamayacak kadar küçüktüm, ama bende bıraktığı izlenimi anımsıyorum; özellikle de anlamadığım için, gördüğüm şeylerin o saf algıları sanki doğruca içime sinmiş gibi, bugün de içimdeler, parmaktaki bir kıymık kadar bana yakın.
Can Yayınları
Reklam
Babamın işi, sürekli üçkâğıt gerektiren bir işti. Binaların alımı satımı, demirbaşların alımı, onarımı, çeşitli onarım ekiplerinin yönetilmesi, evlerin kiralanması, yöneticilerin denetlenmesi, kiraaların yakınmalarının dinlenmesi, bina denetçilerinin ziyaretleriyle ilgilenilmesi, su ve elektrik kurumlanyla sürekli ilişkide olunması, ayrıca -hem davacı hem davalı olarak- sık sık mahkemeye gidip gecikmiş kiralar için dava açılması yasalara aykırı davranışların hesabının verilmesi. Her şey hep aynı anda oluyordu, bir düzine yönden aynı anda gelen aralıksız saldırılar; yalnızca telaşa kapılmadan işini yürütebilen bir adam bununla başa çıkabilirdi. Yapılması gereken her şeyi bir tek günde yapmak olanaksızdı, işiniz bittiği için gitmezdiniz eve, yalnızca geç olduğu, zamanınız tükendiği için. Ertesi gün bütün sorunlar -üzerine yenileri de eklenerek- sizi bekliyor olurdu. Hiç bitmezdi bu. On beş yıl içinde babam yalnızca iki kez tatil yaptı.
Can Yayınları
“Teneke mahallesi ağası” diye bir söz vardır, ama babam için uygun ve dürüst bir tanımlama olmazdı bu. Malının başında bulunmayan bir mal sahibi de olmadı hiç. Hep işinin başındaydı, en çalışkan memurun bile greve gitmesine yol açacak kadar uzun çalışırdı.
Can Yayınları
Reklam
Parayla arasındaki garip ilişkiye bakılınca (varlıklı olma isteği, para harcayamaması), yaşamını yoksul kişilerin arasında sürdürmesi bir bakıma uygun düşüyordu. Onlarla karşılaştırılınca babam çok zengin biriydi. Bununla birlikte günlerim neredeyse hiçbir şeyi olmayan insanların arasında geçirmekle, dünyada en çok korktuğu şeyin, parasızlığın görüntüsünü her an karşısında görebiliyordu. Bu görüntü, her şeyi doğru bir bakış açısına oturtuyordu babam için. Kendisinin cimri değil, akıllılık eden, bir tek doların bile değerini bilen bir adam olduğunu düşünüyordu. Tetikte olmak zorundaydı. Kendisiyle yoksulluk karabasanı arasında duran tek şey buydu.
Can Yayınları
Herhangi bir toplumsal yaşamı olmasını istiyorsa görünüşünü düzeltmesi gerektiğim anlamıştı. Gidip pahalı giysiler aldığı anlamına gelmez bu, ama en azından giydiklerinin niteliği değişmişti: Sıkıcı kahverengi ve griler, yerlerini daha canlı renklere bıraktılar. Modası geçmiş biçimlerin yerini daha gösterişli, daha şık bir görüntü aldı. Kareli pantolonlar, beyaz ayakkabılar, şan dik yakalı kazaklar, iri tokalı çizmeler. Ama bütün bu çabalara karşın o giysilerin içinde tam anlamıyla rahat görünmüyordu. Onlar kişiliğinin ayrılmaz bir parçası değildiler. Anne ve babası tarafından giydirilen küçük bir erkek çocuğunu çağrıştırıyordu görüntüsü.
Can Yayınları
Yaşamının son yıllarında durumu biraz değişti.
Can Yayınları
Üzerindeki giysiler, yalnızlığını dışa vurup yokluğunu somut biçimde onaylar gibiydiler. Parası ve istediği her şeyi sağlayabilecek olanağı olmasına karşın, yoksul birine benziyordu, çiftliğinden yeni çıkmış kaba bir köylüye...
Can Yayınları
Reklam
Giyinme tarzı: Sanki çağın yirmi yıl gerisindeymiş gibiydi, indirimli satış yapan mağazaların raflarından alınmış ucuz sentetik giysiler; ucuz mal satılan zemin katlardan alınmış kutusuz ayakkabılar. Modayı bunca umursamayışı, cimriliğinin kanıtı olmanın ötesinde onun pek de bu dünyalı olmayan bir adam görüntüsünü pekiştiriyordu. Üzerindeki giysiler, yalnızlığını dışa vurup yokluğunu somut biçimde onaylar gibiydiler. Parası ve istediği her şeyi sağlayabilecek olanağı olmasına karşın, yoksul birine benziyordu, çiftliğinden yeni çıkmış kaba bir köylüye.
Can Yayınları
Kalıcı çözümlerle asla ilgilenmezdi. Durmadan yama yapardı, şuraya bir küçük parça, oraya bir küçük parça, tekne batmazdı, ama hiç yüzmezdi de.
Can Yayınları
Akıllı, küçük oyunlar oynamaya bayılır, dünyayı kendi oyununda yenme becerisiyle övünürdü. Yaşamın en önemsiz yanlarında bile cimrilik gösterirdi, bu da üzücü olduğu kadar gülünç bir şey. Arabalarında hep kilometre göstergesinin telini söker, satarken daha iyi fiyat alabilmek için kilometreyi bozup değiştirirdi. Evinde, işin uzmanını çağırmak yerine, gerekli onarımları kendisi yapardı. Makinelerden anladığından, her şeyin nasıl işlediğini bildiğinden, bir işin doğru dürüst yapılması için para harcayacağına, kestirme tuhaf yollar bulur, Rube Goldberg çözümlerini mekanikle ve elektrikle ilgili arızalara uygulayabilmek için elinde ne malzeme varsa onları kullanırdı.
Can Yayınları
Onun yanında olmak insanı huzursuzlaştrırdı. Her an kalkıp gidebileceğini duyumsardınız.
Can Yayınları
Ara sıra ailece bir lokantaya gittiğimizde, hep yemek listesindeki en ucuz şeyleri ısmarlamak zorundaydık. Bir tür ayine dönüşmüştü bu. Evet, derdi babam başını öne eğerek, iyi bir seçim yaptınız.
Can Yayınları
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.