Bir çok ölü bıraktık Kirovograd esir kampında ama KirovogradUman yolu gerçek bir cehennem yolu oldu. Çok esir düştü o yola; kimi kurşundan kimi soğuktan, kimileri de susuzluktan ve açlıktan. Düşenler yolda kaldılar, ölümlerin en acımasız’ıyla öldüler; anaydı, sevgiliydi, yurttu –hiçbiri yansımadı hayata kapanan gözlerinde. Gülü, kuvvetli olduğum için miydi, yoksa Tanrı mı esirgemek istemişti beni, bilmiyorum; ben ölmedim. Ama Uman kampında umarsızlıktan kaçıp saklanılacak yer yoktu. Orda, özellikle orda, o kampın ahşap barakalarında umarsızlık da bir çeşit ölümdü; ölüm değilse de ölümü bekleyişti.… “Tutsaklığımızın en korkunç günlerini yaşıyorduk. Burada yaşıyorduk kelimesi abstrak bir kelimedir –yaşayanlar da canlı ölülerdi. Ben onlardan biri değildim henüz.”