Güneydoğu Anadolu'nun merkezi, o zamanlar "Âmid" denen şimdiki Diyarbakır şehri idi. Pek büyük ve tarihî bir belde idi. Âmid şehrinin geniş çevresine (şimdiki Diyarbakır vilâyeti ile etrafındaki vilâyetleri içine alır) "Diyâr-ı Bekr" denirdi. Şehre hiçbir zaman "Diyâr-ı Bekr" denmemiştir.
.
Yavuz, çok tuhaf bir tesadüf eseri olarak, İstanbul -Edirne yolu üzerinde, 8 yıl önce babası II.Bâyezid'in öldüğü aynı yerde vefat etmiştir. Bu sûretle II. Bâyezid, gitmekte olduğu Dimetoka'ya erişemediği gibi, Yavuz da Edirne'ye varamamıştır.
.
Nihâyet daima tekrarlamak lâzımdır: milletler, büyük liderlerle yükselir ve küçük adamlarla batarlar. Yeryüzünde ve bütün tarihte hiçbir aile, Osmanoğulları kadar dehâ sâhibi şahsiyetleri birbiri ardı sıra dizememiştir
Haleb Büyük Câmii'ndeki Cuma namazında hatîb, hutbeyi Yavuz'un adına okumuş, Yavuz'u "Hâkimü'l-Haremeyni'ş-Şerîfeyn = Mekke ile Medîne'nin Hâkimi" diye anmıştır. Yavuz müdahale edip, "Hâkim" kelimesini "hâdim = hizmetkâr" şeklinde düzeltmiştir.