Haçlılar Kudüs'ü işgal edince camilerin büyük bir kısmını yıkmışlar, bir kısmını da kiliseye çevirmişlerdi. Selahaddin-i Eyyûbî ise fetihten sonra Hristiyan eserlerini yıkmadığı gibi, bazılarını elden geçirterek tamir ettirdi. Bu davranışı, İslam'ın diğer semavî dinlere nasıl bir müsamaha gösterdiğinin çok açık ve somut bir delilidir.
Genç yaşlarında cihat aşkıyla yanan Selahaddin, Kudüs için Allah'a şöyle yemin etmişti:
"Ey Allah'ım! Mübarek Kudüs'ü Haçlı işgalinden kurtarmadan gülmek bana haram olsun!"
Ve bu yemini yaptığı tarihten itibaren tam 33 yıl boyunca yüzü hiç gülmemişti.
Müslümanlar bu kutsal şehre "Kudüs" veya "Beytü'l- Makdis" diyorlardı. Yunanlılar "İliya," Süryaniler "Makdine," İbraniler "Has Yebus," "Urşelim," "Kapitaliana" adlarıyla anıyorlardı. Şimdi ise "Jarusalem," "Dârü's-selâm" diyorlar "Barış şehri" manasında...
Âh Kudüs ah! Ama yine ver elini, al götür bedenimi, ruhumu... Bırakın kalbim orada kalsın, belki yumuşar, belki aydınlanır. Ömrüm oldukça hep kalbimde yaşayacak, ruhumda canlanacak, hayalimden silinmeyecek, rüyalarımı süsleyeceksin!
Filistin özerk bölgesi içler acısı... Maddi manevî dua isteyen bir parçamız, farkında olmadığımız, unuttuğumuz, bir asırdan fazladır gözden uzak tuttuğumuz, ihmal ve imhal ettiğimiz azamız. Sadece "ya Mâlike'l-Mülk/Ey mülkün gerçek Sahibi!" deyiveriyorsunuz içinizden...
Bir şeyin ihtiyacını hissetmek için, derdiyle dertlenmek için öncelikle o şeyi tanımanız gerekir. Eğer daha önce bir elma görmediyseniz ihtiyacını da hissetmezsiniz..
İşte bizim de en büyük ihtiyaçlarımızdan olan Kudüs'ümüzü, Mescid-i Aksa'mızı tanımamız ve derdiyle dertlenmemiz gerekiyor..
Kudüs'ü tanımak için başlangıç kitabı niteliğinde olan eseri sade ve akıcı anlatımıyla Mehmed Paksu başarılı bir şekilde biz okurlarına aktarmış..
Kudüsle tanışmak isteyen ve müslümanlar için önemini kavramak isteyenlere rahatlıkla tavsiye edebileceğim bir eser..
Hz. Ömer'in meşhur adaleti şehri teslim almaya giderken de ortaya çıkmıştı. Zira Hz. Ömer Kudüs'e gelirken kölesiyle devesine nöbetleşe biniyor ve deveyi de dinlensin diye ara ara boş götürüyordu. Kudüs'e yaklaştıklarında deveye binme sırası kölede olduğundan, Kudüs halkı deve üzerindeki köleyi halife zannederek secde etmişlerdi. Köle de onları Allah'tan başkasına secde edilmez diye uyarmıştı.
Bu olay üzerine Patrik Sophronius, böylesine adaletli olan Müslümanların Kudüs'e olan hakimiyetinin kıyamete kadar süreceğini düşünürek ağlamıştı...
1) 3000 sene önce Hz. Süleyman'ın yaptırdığı Mescid-ül Aksa'l Kadim olarak bilinen ilk mescid
2) 1300 sene önce Halife Abdülmelik bin Mervan'ın yaptırdığı ve şimdi Kıble/Cuma mescidi olarak bilinen beş vakit namazın kılındığı mescid
3) Peygambeimizin Miraca çıkarken Burak'ı bağladığı rivayet edilen Burak Mescidi
4) Yeraltı mescidi olan Mervani mescidi
5) Bütün semavi dinlerde kutsal olan Muallâk Taşı (sahra)'nın üzerine yükseltilen ve bu taşı kucaklayan altın kubbeli, Abdülmelik bin Mervan'ın yaptırdığı, Kanuni Sultan Süleyman'ın da çinilerle süslediği Kubbestüs Sahra Mescidi
Aslında çoğu kişinin sandığı Altın kubbeli yapı Mescidi Aksa değil İçinde 5 mescidin olduğu 143 dönümlük Mescidi Aksanın bi parçası sadece..
Mescid-i-Akså
Mescid-i Aksa'yı gördüm düşümde
Bir çocuk gibiydi ve ağlıyordu
Varıp eşiğine alnımı koydum
Sanki bir yer altı nehr çağlıyordu
Gözlerim yollarda bekler dururum
"Âh Kudüs âh! Ama yine ver elini, al götür bedenimi, ruhumu... Bırakın kalbim orada kalsın, belki yumuşar, belki aydınlanır. Ömrüm oldukça hep kalbimde yaşayacak, ruhumda canlanacak, hayalimden silinmeyecek, rüyalarımı süsleyeceksin!"
Kitabımız Kudüs'ün geçmiş tarihini anlatıyor. Hangi üç dinin arasında paylaşılamadığını, kimler tarafından ele geçirildiğini ve hangi peygamberlerin oradan gelip, geçtiklerini anlatıyor. Kudüs ile ilgili bildiklerimin yanında bilmediğim birçok şeyi de bu kitap sayesinde öğrendim. @mehmetpaksu hocamızın kalemine,yüreğine sağlık.
Kudüs, asırlardır kalbimizde yaşattığımız hasret beldesi...
Üç semâvi dinin kutsal mekânı... Peygamberimizin (a.s.m) Miraca çıkarken uğradığı İlk kutsal durak... Hz. İbrahim'den Hz. Yakub'a, Hz. Musa'dan Hz İsa'ya peygamberler diyarı...
Selâhaddin Eyyûbi'den Kanuni Sultan Süleyman'a; Kleopatra'dan Nebukadnezar'a tarihî karakterlerin boy gösterdiği kutlu şehir...
Bütün orijinalliğiyle ayakta kalan 5 bin yıllık medeniyet...
Ve yüzyıllardır paylaşılamayan miras...
Mehmet Paksu hocamızın da dediği gibi; Tanımadan gönlünüze girmez. Tanımak için bilmek gerek.
Kudüs'ü görmeden oraları gezmeden bu maneviyatı hissetmek gerçekten çok zor. Umarım bir gün Rabbim bizlere de oralara gidip görmeyi ve o maneviyatı hissetmeyi nasip eder.
Bu güzel eseri @nihllck.kitap öncülüğünde harika bir grupla okuduk.
Herkese gönülden tavsiye ederim.
Keyifli okumalar.
Haçlılar kudüs'ü işgal edince camilerin büyük bir kısmını yıkmışlar, bir kısmınıda kiliseye çevirmişlerdi. Selahattin Eyyubi ise fetihten sonra Hıristiyan eserlerini yıkmadığı gibi bazılarını elden geçirterek tamir ettirdi. Bu davranışı İslam'ın diğer semavi dinlere nasıl bir müsamaha gösterdiğin çok açık ve somut bir delilidir.