Sözler ve Alıntılar
"..Karabasanlardaki çığlıktım biraz..."
Sayfa: Seksen, Destek YayınlarıKitabı okudu
"..Sen hep imgelerle konuşursun, bense simgelere dikerdim gözlerimi... Her anlattığını anladığımı sanır benden anlamını isterdin... Susmanın bendeki yanı, sana öfkeye çıkıyordu."
Sayfa: Yetmiş yedi, Destek Yayınları, (senler aslında benler)Kitabı okudu
"..Çocukken bir oyun oynardık "kale devirmeç" adlı... En alta koyardık, düz ve en büyük taşı... Onun üstüne boy boy dilerdim düz taşları. En uçtaki düz taşın üstüne koyardık yumurtamsı olan taşı... Bazen on dört taş olurdu kalede bazen yedi... En çok yedi taşlı kaleyle oynardık..."
Sayfa: İki yüz kırk iki, Destek YayınlarıKitabı okudu
"..Sözcüğünü arayan anlamın, nerede, nasıl ve hangi halde, hangi harflerle hangi sözcüğü oğul vereceğini o anlamın kendisi bile bilemezdi. Sezse sezse sözcük sezerdi... Gidenin mi yoksa kalanın mı anlam olduğu ya da gidenin mi yoksa kalanın mı sözcük olduğu, "ben" adlı göreceli merkezin, bedelini sadece kendisinin bildiği eğlencesiydi."
Sayfa: Altı, Destek YayınlarıKitabı okudu
"..O sabah hüzün, alıp alıp çocukluğuna götürdü onu...
Hüzün, yüzüne yüzüne vuruyordu onun: Bir kavgada yenilmeden yenilenlerin saflarına katılanlar hiçbir zaman adamdan sayılmayacaklar...
Hüzün, kalbine kalbine vuruyordu onun... O, içerden: Bir güzden artakalan olduğunu ve intihardan kaçtığını söylüyor, gel baharda topraktan sayılacağını biliyor, durmadan benim şefkatime sığınıyordu."
Sayfa: Yüz sekiz, Destek YayınlarıKitabı okudu
"..Bir sevdiğinizi kaybettiğiniz anda ardı sıra gitmek istiyordunuz, nereye gittiğini bilmeden. Sanki giden sizi alıp gidiyor ve yerine kendisini bırakıyordu size. Aynı anda ikişer emanet taşıyan iki emanetçiye dönüşüyordunuz; siz onda, o sizde. Zordu emanetçi olmak; kaygı yaratır dururdu, (...) Giderken hiç kimse diğerine bırakmayacak bir gün kendini. Giden sadece kendisini alıp gidecek ve dilsiz dil bırakacaktı bir serdengeçtinin ağzına;"
Sayfa: Yedi, Destek YayınlarıKitabı okudu
"..Dile vurulmaz bir durumdu; neyi solusam anlamsızlığın tadına dönüşüyor, tanımadığım bir kusma ihtiyacına kapılıyordum... Safradan sonra zor bir soru tıkıyordu boğazımı; böğürüyor böğürüyor çıkaramıyordum... "Hangi gelmek gitmemektir?..."
Dolu olup dövüyordu şemsiyesiz yüreğimi yanıt... (...) Gözlerimden gözlerimden öpüyordu uykusuzluk"
Sayfa: Yüz elli dört, Destek YayınlarıKitabı okudu