...Türkistan'ın istiklâli, bu ümit veya hayal, kalblerimizi günden güne, saatten saate artan bir heyecanla çarptırmaya, iyilik ve fedakârlıkla doldurmaya yetiyordu.
Yurdunu kaybeden adam için hürriyetin bile bir manası kalmadığını şimdi anlıyorum. İçinde doğduğum, gülüp oynadığım yerlerde benim dilim konuşulmuyor artık.
Nogay bozkırları! Yüz yetmiş yıl, kıyılara inerken toprağını avuç avuç alıp titreyen dudaklarıyla öpen mazlum anaların; yerinden yurdundan atılan babaların "Aytır da ağlarım" diyen seslerini dinlesin. Onların sesinde sen vardın toprak! Onlar seni bırakmadılar, onlar senden kaçmadılar. Onlar yalnız sana, bir de Allah'a, bütün benlikleriyle bağlanıp yaşamak istediler. Yaşayamadılar. Yaşatılmadılar...