Kişi olma yolculuğumda rehber bir kitap.
Öteki — yanındaki, çevresindeki— kişilerin hep talepleri vardır kişiden: “Şöyle yapsan…” , “Şöyle yapmasan…” , “Öyle yapmasaydın ya…” , “Öyle yapsaydın ya…” , diye diye, boyuna kafasını şişirirler kişinin!
Bir türlü anlamazlar (herhalde, anlamak istemezler) ki, onlar ötekilerdir, kişi için — kişi ise, kendidir; bunu istemezler; çünkü, kişiyi kendilerine isterler.
Kişi kendi dışına yönelip, bazı şeyleri ‘düzeltmeğe’ çalıştığında, aslında, kendi içinde değişikliğe gitmiştir.
Kişi kendi ‘dışı’yla uğraştığında, aslında, kendi içinde değişikliğe gitmiştir.
Kişi kendi ‘dışı’yla uğraştığında, aslında, kendi içine yönelmiştir.
Kişinin kendi ‘dışı’nda ‘düzeltebile’ceği, ancak, yine, kendi içidir…
Kişi, kendi ‘dışı’na çıktığını her sandığında, o yanılır hep
—Kişi, kendi ‘dışı’na çıkamaz hiç.
Kişinin ‘dışı’ yoktur…
Kişi ne yaparsa yapsın, kendi ‘içi’nde yapar
—kişi kendi dışına hiç çıkamaz.
Kişi, hep, “kendi içinde”dir…
Kişi, içinde-dir.