Sözler ve Alıntılar
Gazi Paşa Hazretleri'ne
...
Gazi Paşa! Ulu Tanrı aşkına,
Elinden bu mülkü çürük bırakma!
Acı, kurtardığın yurdun halkına,
Öksüz gibi boynu bükük bırakma!
Mektebinde onu okut, çalıştır...
Yavaş yavaş halkçılığa alıştır...
Neticeden anlaşılır isabet:
Yoktur senin gibi Türk'ü anlayan ...
Ancak bilen yapabilir bir hidmet*
Sensin asrı bilen, mülkü anlayan...
Bu milletin sen tutmazsan elinden,
Yanlış yola gidebilir cehlinden...
...
*Hizmet, görev
.
Sayfa 181Kitabı okudu
.
''Türk'ün köyü de, evi de, ruhu da sükûn içindedir. Ah, biz niçin bu güzel, bu mesut, Türklüğü unuttuk?''
...
Ziya Gökalp 14 haziran günü Seniha'ya yazdığı mektupta, "Bir millet uyandıktan sonra artık (bir daha) uyumaz..." diyor. Bugünleri görseydi acaba gene böyle düşünür müydü?
.
Sayfa 123Kitabı okudu
.
Oraya gelince kitaplara veda edeceğim! Hiçbir şeyi bilmemek (bilmekten) daha iyi imiş. Görüyorum ki cahiller rahat yaşıyor. Fakat (sen) bu sözüme pek de inanma! Kitaplardan ne kadar zarar görsem (!) yine onlardan vazgeçemem. Çünkü, yaşamak için nasıl yemek gerekiyorsa düşünmek için de okumak gereklidir. Okumayanlar düşünemezler. Zihinlerdeki "basmakalıp" düşünceleri tekrarlayıp dururlar...
.
Sayfa 135Kitabı okudu
.
Bir yakınımdan dinlemiştim: Kazım Karabekir Paşa 'Sen Kürt müsün yoksa Türk müsün?' diye sormuş. O da biraz şaşırmış olacak ki 'Paşam ben Müslümanım' diye cevap vermiş. Paşa gülümsemiş ve adamın yanağını okşayarak şunu söylemiş: 'Kürt de olsan, Türk de olsan her şeyden önce adam olmalısın..."'
.
Sayfa 231Kitabı okudu
.
Atatürk "Heyecan ve hislerimin babası Namık Kemal, fikirlerimin babası Ziya Gökalp'tir ... " demiş ve Fikret'ten "Ben inkılap ruhunu ondan aldım ... " diye söz etmişti.
İnsanın, Atatürk'le aralarında adeta kozmik ve gizemli bir iletişim olduğunu düşünmekten kendini alamadığı bu büyük insanlar "elli"li yaşlarını bile göremediler. Üstelik, sürgünler, karanlıklara isyan ve güzelliklere özlemle geçen acılı yaşamları noktalandığında üçü de kırk sekiz yaşındaydı.
.
Sayfa 14Kitabı okudu
.
Ziya Gökalp ll.Abdülhamid'den öylesine nefret ediyordu ki, Diyarbakır'da küçük bir öğrenciyken törenlerde "Padişahım çok yaşa!.." diye bağırmayı reddedip "Milletim çok yaşa!.." diye haykırdığı için "Yıldız"a jurnal edildi. Okuldan kovulmasına ramak kalmıştı. Hatta, arkadaşlarıyla bir de gizli "Cumhuriyet" kurmuştu daha okul sıralarındayken. İstanbul'da, Baytar Mektebi'nde yükseköğrenimi sırasında yazdığı bir şiirde (1895) Abdülhamid'i "Gece Sultanı", "Kanlı Padişah" gibi sözlerle tanımlıyor ve ona,
"Tarlada, tezgahta çalışan biziz / Bu devlet, bu millet, bu vatan biziz... / Sevmiyoruz seni, ortadan çekil / Hükümran millettir, hükümdar değil... "
diye sesleniyordu.
.
Sayfa 22Kitabı okudu
.
Yaşar Kemal'e de sormuştum:
“Yahu Yaşar Kemal, Ziya Gökalp için Kürt'tü diyenler var. Sence de Kürt müydü?”
“Değildi.”
“Neydi peki?”
“Türk'tü!. Adam, yaşamı boyunca 'ben Türk'üm' demiş. Ona, kim nasıl ve ne hakla 'Hayır sen Türk değil Kürt'sün!.. diyebilir ki? Bence, kendini Türk hisseden herkes Türk'tür. 'Kürt'üm' deseydi o zaman da Kürt olurdu!..”
.
Sayfa 43Kitabı okudu