Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Profil
Özetle, gençlik çağında gencin karşılaştığı, ilgi alanı içinde yer alan sorunların başında, duygu durumunun denetimi; kendi beden yapısıyla ilgili olarak zihninde yarattığı tasarıma verdiği değer, karşı cinsle ilişkiler ve aile bireyleriyle iletişim biçimi yer alır. Bu sorunların çözümsüz kalması, gencin bu sorunları aşacak beceriyi, yetiyi, yeteneği gösterememesi, ailenin sağlıksız iletişim biçimi, gençlik çağında zorluklara yol açar.
Gençlik çağına özgü duygulanım ve coşkular, algı, dikkat, bellek, düşünme, mantık gibi bilişsel işlevleri olumsuz yönde etkiler. Başarı, çalışma, yaratıcılık, verim düşer.
Reklam
Gençlik çağına özgü duygulanım ve coşkular, algı, dikkat, bellek, düşünme, mantık gibi bilişsel işlevleri de olumsuz yönde etkiler. Başarı, çalışma, yaratıcılık, verim düşer. Bilişsel alandaki bu olumsuz değişme, erinlik ve onu izleyen bir iki yıl içinde görülen okul başarısızlığı ve kazaların nedeni olarak kabul edilmiştir. Çalışması bozulan, başarısı azalan gencin evde ailesi, okulda öğretmeni ve arkadaşlarıyla süregelen iletişimi de olumsuz etkilenir. Çağına özgü duygulanım ve bilişsel özellikleri dikkate almadan gence yapılan “çalış” önerileri, gençte kaygı ve kızgınlık yaratır. Çalışma ve başarının daha çok düşmesine yol açar.
Değişik kesimlerden, farklı ekonomik ve toplumsal düzeylerden gelen kız ve erkek öğrenciler üzerinde yaptığımız anket araştırmaları, gözlem ve konuşmalar, bunların %30’unun bedensel değişme ve gelişmeden kaynaklanan birtakım sorunları olduğunu ortaya koymuştur. Bu sorunlar sıklık sırasına göre, aşırı duyarlılık ve coşku, utangaçlık, çevreden uzaklaşma, sorumluluktan kaçma, bilişsel süreçlerde azalma, girişim yetersizliği ve ilgisizlik olarak sıralanabilir.
Gözü için güzel, saçı için çirkin denilen çocuk, bu değerlendirmeyi yaşam boyu saklar. Saçı söz konusu olduğunda çirkin olduğunu anımsar. Ayrıca çocuğun gözünün, yüzünün, saçının başka çocuklarla karşılaştırılması da bu kavramların benimsenmesinde etken olur. Siyah gözleri, kumral saçları olan bir çocuğu, mavi gözleri, sarı saçları olan bir çocukla karşılaştırıp, bunlardan birinin güzel, ötekinin çirkin olduğunu belirtmek, çocukta gözüne ve saçına ilişkin değerleri oluşturur.
Gencin kendine özgü olarak oluşturduğu çirkinlik ve güzellik kavramı, kaygıyla sevinç arasında gidip gelen duyguları yaratır. Gençlik çağında çirkinlik ve güzellik kavramlarının oluşmasında, çocukluk çağı yaşantıları ve ailenin tutumu önemli rol oynar.
Reklam
Gençlik Çağı
Önerinlik (buluğ öncesi) (pre-puberty), Erinlik (buluğ) (puberty), Ergenlik (kemal, rüşt) (adolesence), Önerişkinlik (olgunluk öncesi) (pre-adult) dönemlerini içerir.
Bedensel, ruhsal ve toplumsal değişme ve gelişme süreçlerinin yaşandığı gençlik çağını kapsayan yaş dilimleri, ülkeden ülkeye, yayından yayına farklıdır. UNESCO, gençlik çağı olarak 12-24 yaş dilimlerini kabul etmiştir.
Anne ve baba öyle bir ortam hazırlamalıdır ki, çocuk her zaman anne ve babası yanındaymış gibi kendini güvenli, hiç yanında değilmiş gibi özgür hissetsin.
Anne-baba, çocuklarının kendi modelleri olmadığı gibi, kardeşlerinden ve arkadaşlarından farklı, bağımsız, kendine özgü zekâ ve kişilik özellikleri olan bir birey olduğu gerçeğinden hareket etmelidir.
Reklam
Suçlayan, cezalandıran ve sürekli karışan anne babaların çocuklarının kolayca ağlayan çocuklar olduğu görülür. Baskı altında büyüyen çocuklarda, genellikle, isyankâr tutumlarla birlikte, aşağılık duygusu gelişebilir.
Baskı altında bulundurma: Anne ve babadan biri ya da her ikisinin baskısı altında olan çocuk, nazik, dürüst ve dikkatli olmasına karşılık, çekingen, başkalarının etkisinde kolay kalabilen, aşırı hassas bir yapıya sahip olabilir
Aşırı hoşgörü ve düşkünlük: Aşırı hoşgörü ve düşkünlük, çocuğu bencil yapar. O, daima diğerlerinin dikkatini çekmeyi ve kendisine hizmet edilmesini ister. Böyle çocuklar, ev içinde ve dışında çok zayıf bir sosyal uyum gösterirler.
Aşırı koruma: Anne babanın aşırı koruması, çocuğa gerektiğinden fazla kontrol ve özen göstermesi anlamına gelir. Bunun sonucu, çocuk, diğer kimselere aşırı bağımlı, kendine güveni olmayan, duygusal kırıklıkları olan bir kişi olabilir. Çocuğun yaşamı boyunca sürebilen bu bağımlılık, psiko-sosyal olgunluğu olumsuz açıdan etkiler ve çocuğun kendi kendisine yetmesine olanak vermez.
Çocukların toplumsal ve zihinsel açıdan yetkin bireyler olması isteniyorsa bir ölçüde anne baba denetimi gereklidir. Unutulmamalıdır ki, toplumsallaştırmanın asıl amacı, dış öğeler tarafından yönetilmek yerine kendi kendine yönetimi sağlamaktır. Anne babanın aşırı kısıtlayıcılığı kadar aşırı serbestliği de toplumsal gelişimi engeller.
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.