“Şüphesiz Rabbimiz Allah’tır’ deyip sonra dosdoğru olanlar var ya, onların üzerine akın akın melekler iner ve derler ki: Korkmayın, üzülmeyin,
size (dünyada iken) va’dedilmekte olan cennetle sevinin!” (Fussilet,
41/30.) O halde namazlarımızın her rekatında, günde en az kırk
defa, okuduğumuz Fatiha suresinde “Bizi dosdoğru yola (sırât-ı
müstakîme) ilet!” (Fâtihâ, 1/6.) diyerek Rabbimizden istikamet talebinde bulunan bizler, bu yolda çaba göstermeli ve ömrümüz
boyunca “iman ettim” sözüne sadık kalabilmeliyiz.
*Mekke ile Medine dışında, Deccâl’in ayak basmadığı bir yer kalmaz. Mekke ile Medine’nin bütün yollarında saf tutmuş melekler bu iki şehri korur.*
(Müslim, Fiten 123. Ayrıca bk. Buhârî, Fezâilü’l-Medîne, 9, 26, 27, Tevhîd 31; İbni Mâce, Fiten 33)
Kur’an-ı Kerim’de farklı türevleriyle çokça zikredilen ihsan
kavramının en güzel tanımını Hz. Peygamber (s.a.s.) yapmıştır.
O, “Cibril hadisi” diye meşhur olan rivayette insan suretine bürünerek kendisine gelen Cebrail (a.s.)’in “İman nedir?”, “İslam
nedir?” sorularının ardından “İhsan nedir?” sorusuna şöyle cevap vermiştir: “İhsan, Allah’ı görür gibi ibadet etmendir. Sen O’nu
görmüyor olsan da O seni görmektedir…” (Buhârî, Tefsir, (Lokman) 2.)
Allah Resûlü'nün diğerkamlığa (altruism)552 verdiği öne- mi belirten sözlerini nakleden Enes b. Malik (R.A.) diyor ki: "Resûlullah şöyle buyurdu: "Hiçbiriniz kendisi için arzu etti- ğini kardeşi için de istemedikçe (kâmil bir şekilde) îmân et- miş sayılmaz.
Bu konuda, Fromm'un görüşleri ile bu hadîsin anlamı ara- sında bir
Çünkü iman o günler pahalıydı, iman o günlerde elde taşınması gereken kızgın bir kordu, iman o günlerde yoluna birçok şeyin feda edilmesi gerektiği önemli bir değerdi.
İbådet: "mükellefin nefsinin arzusu hilafına bile olsa Rab- bini tazim için yapmış olduğu davranışa denir.
(Seyyid Şerif Cürcani, Ta'rifat, el-Müfredat fi Garibi'l-Kur'an)