Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

h

Hikaye

Dörd kəpənək
Günlərin bir günü dörd kəpənək alovları səmaya yüksələn bir od gördülər. Bu odun nə olduğnu öyrənmək istəyən kəpənəklər bir-bir ona yaxınlaşaraq fikirlərini bölüşmək qərarına gəldilər. Birinci kəpənək oda yaxınlaşdı və üzərinə işıq düşdüyünü gördü. Dostlarının yanına qayıdıb: "Bu od işıqlı bir şeydir", - dedi. İkinci kəpənək bununla qane olmadı. Daha çox şey öyrənmək üçün oda bir az da yaxınlaşdı. Bu dəfə kəpənək isindiyini hiss etdi. Dostlarının yanına qayıdıb: "Bu od həm də isti bir şeydir", - dedi. Üçünçü kəpənək də bununla kifayətlənmədi. O, oda bir az da yaxınlaşdı. Bu vaxt odun qanadlarını yandırdığını hiss etdi və geri qayıdıb: "Bu od həm də yandırır", - dedi. Sonuncu kəpənək də marağına güc gələ bilmədi. O, oda bir az yaxınlaşdı, üzərinə işıq düşdüyünü gördü. Bir az yaxınlaşdı, isindiyini hiss etdi. Bir az yaxınlaşdı, qanadları yandı. Bir az da yaxınlaşanda alovda yanıb kül oldu. Bəlkə də, odun həqiqətən nə olduğıunu təkcə sonuncu kəpənək öyrəndi. Çünki bir şeyin nə olduğunu "yanmadan" öyrənmək olmaz!..
İçerisine düşmüş olduğu bu sefil yaşamdan çıkmaya ne tâkat getirebiliyor ne de böyle yaşamaya rıza gösteriyordu. Bundan böyle ne yapmalıydı...
Reklam
İlk göz ağrım, ilk hikayem ve ilk kurgum 'Küçük Enişte' Wattpad uygulamasında siz kitap severlerle buluşuyor. Paylaştığım linkten hikayeme ulaşabilirsiniz. wattpad.com/story/358547576...
Üç kişi giyotinle idama mahkûm olur. Bunlardan biri papaz, biri hâkim, biri de fizikçi... *İdam sehpasına ilk papaz çıkarılır. Başını giyotinin altına yerleştirir ve sorarlar: Son sözün nedir? Der ki: Ben Allah'a inanıyorum, O beni kurtaracaktır. Allah... Allah... Allah... Giyotini indirdiklerinde boynuna birkaç santim kala givotin durur. Halk sasırır ve hep bir ağızdan bağırır: Allah... Allah... Onu serbest bırakın; Allah sözünü söylemiş ve onu korumuştur. Böylece papaz idam edilmekten kurtulur... Sıra hâkime gelir, ona da sorarlar: Demek istediğin en son söz nedir? Der ki: Ben papaz gibi Allah'a inanmıyorum. Ama adalete güveniyorum. Adalet... Adalet... Adalet... Giyotini indirirler, giyotin hâkimin de boynuna birkaç santim kala durur... Bunun üzerine insanlar tekrar şaşırır ve bağırırlar: Adalet sözünü söyledi, onu serbest bırakın. Böylece hâkim de boynunun kesilmesinden kurtulur... Sıra fizikçiye gelir. Ona da Son sözünü söyle derler. Der ki: Ben ne Allah'a inanan bir papazım, ne de adalete güvenen bir hâkim.. Bildiğim tek şey şudur: Giyotinin ipinde bir düğüm var ve o düğüm giyotinin tam inmesine engel oluyor. Görevliler giyotini kontrol edince gerçekten de bir düğüm olduğunu görürler. Düğümü açıp tekrar bırakırlar, böylece fizikçinin başı bedeninden kopar. Toplumdaki "düğümler" ve sorunlara işaret edip gerçekleri söylemenin acı sonuçları olabilir!.. Gerçeği söylemeye cesareti olanlar, bedel ödemeyi göze almalıdır..
Önce bir kelebek görür gözlerin. Kelebeğin dansı, rengi, endamı kısacası her şeyi etkiler seni. Bir bakarsın artık kelebeği sevmeye başlamışsındır. Sonra şaşkınlıkla bir bakmışın kelebek, karnının içine girmiştir. O günden sonra sanki karnında kelebekler uçuyormuş gibi hissedersin. Neden kelebektir de başka bir şey değildir? Anlam veremezsin. Tek
Ayrılık...
Yavaş ve sessiz adımlarla yürüyordu. Bir elinde bavulu, diğer elinde sevdiğinden geriye kalan kırmızı bir mendili. Saçlarının uçları, hafif esen rüzgarla dans ederken, çevredeki ağaçların yaprakları arasından süzülen güneş ışığı yüzünde dans ediyordu. Gözleri, derin ve gizemli denizin maviliğini yansıtıyordu; kimi zaman dalgaların sakinliğini, kimi zaman da hırçınlığını taşıyordu. Bir yandan sinirli, bir yandan korkmuş bakışları vardı. Ama bakmasının bir sebebi vardı, o da zalime ayrılıktı. Her adımda geçmişle gelecek arasında sıkışıp kalan bir adamın portresi çiziliyordu. Yüzünde, hayatın cilveli yönlerine karşı kazanılmış derin çizgiler vardı; her biri, yaşadığı acıların ve sevinçlerin izlerini taşıyordu. Son düdüğün çalmasıyla birlikte, trenin içine adımını attı. Ferah bir nefes alıp, etrafı gözden geçirdi. Koltuğuna yerleşirken, camdan dışarı bakarken içindeki hüzün, yolculuğunun izleriyle birleşti. Son bir kez camı açıp, titreyen bir sesle 'hoşça kal' dedi. Trenin içindeki sessizlik, onun ayrılığının ardından geriye kalan tek izdi. Gözleri, bir an için uzaklara kaydı; unutulmaz anılar ve geleceğe dair umutlar arasında kaybolup gitti...
562 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.