Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kadınlar ve Erkekler

Profil
Zeki erkek çok yetenekli kadının karşısında hafif bir itilme duyar; elbette kadındaki bu aşırı ussallık, aşırı usdışılıkla ödünlenmemişse. Kadında aşırı ussallık, erkeklik havası yaratır; erkek de, kadına karşı sevgiden çok dostluk ve hayranlık duyar. Üstün bir erkeğin 'çok zeki' bir kadına çekici geleceğini varsaymak da aynı ölçüde yanlıştır; çünkü bu, kadınların hiç kendilerini vermeden çiftleştikleri, bu nedenle de erkekte her şeyden çok yakışıklılık peşinde koştukları fikrini benimsemek olur. Çirkin ama zeki olan erkek pekâlâ bilir ki, yakışıklı erkeklerle yaşadıkları aşk serüvenlerinde yakalandıkları can sıkıntısından kadınları kurtarma görevi eninde sonunda kendilerine düşecektir. Çirkin erkek, kadınların birbiri ardına, erkek güzelliğinden oluşan o görkemli manzara içinde yaptıkları gezintiden fena halde sıkılmış olarak dönüp kendisine geldiklerini görür.
geyikten kuşa geçiş_ olur hocam_ niye olmasın
"İnsan ne kadar erkekse, o kadar çok ussallıkla dolu demektir. Yaptığı ve başardığı her şeyi bu nedenle, özellikle de yararcı bir nedenle yapar ve başarır. Bir kadının sevgisi, tutkulu kadının yaptığı gibi ta içindeki varlığı ilahi bir biçimde teslim etmesi, belki de ussallıkla ulaşılamayacak tek şeydir. Dişi zihninin çekirdeği, kadın, ne kadar zeki olursa olsun, usdışı bir güçle yüklüdür. Erkek ussal yaratıksa, dişi usdışı yaratıktır. İşte bizim kadında bulduğumuz en yüce mutluluk budur! Hayvan da usdışıdır ama kişi değildir; kendinin farkında olma, bize bilerek tepkide bulunma, bizimle içtenlikli bir yakınlık kurma yetisinden yoksundur. Onunla ilişki kurma ya da içtenlikli bir yakınlık yaşama diye bir şey söz konusu olamaz. Kadın, erkeğe, us yürütmeksizin, başka bir varlıkla bağıntı kurma, onu etkileme, ona egemen olma, ona teslim olma yolunda, bunları araya hiç us karışmadan yaşama yolunda büyük bir olanak sunar. İnan bana: Kuşlarda bize tepki gösterebilmeleri için gerekli kişilik yapısı, en düşük derecede bile olsa, bulunsaydı, kadınlara değil kuşlara âşık olurduk.
kuş beyinli dedi yahu_Kitabı okudu
Reklam
geyik muhabbeti_
"Öyleyse sana göre, bir kadının yeteneği, özveride bulunma yetisi, soyluluğu, bunların hepsi önemsiz nitelikler, öyle mi...?" "Hayır, hayır; bunlar çok önemlidir. Harikadır. Takdire değer niteliklerdir - bu nitelikleri annemizde, eşimizde, kızkardeşimizde, kızımızda arar ve yüceltiriz ama sorun, dar anlamda âşık olmaya gelince insan, kadının içinde gizli olan geyiğe tutulur."
ortega_ balımsın
Kimse, kendi gölgesinin dışına sıçrayamaz, sahip olduğu inançların dışında bir inanca da sahip olamaz, insanın tek isteyebileceği, herkesin kendi şarkısını sadakatle söyleyebilmesidir. (...) Zeki erkeklerin sayıca son derece az olduğunu keşfetmek kadar bana hüzün veren başka bir şey olmamıştır.
Olağanüstü güzellik ince duyarlıkları olan erkeklerin bir kadını çekici bulmalarına engel olur aslında. Bir yüzün aşırı mükemmellikte olması, o yüzün sahibini nesnelleştirmeye ve bir estetik nesne olarak zevkle seyredebilmek için ondan uzakta durmaya iter bizi. "Resmi güzeller"e âşık olanlar yalnızca alıklar ve bakkal çıraklarıdır. "Resmi güzeller" kamusal anıtlardır; insanın kısa bir süre, uzaktan seyredeceği ilginç nesnelerdir. Onların yanında insan kendisini âşık gibi değil, turist gibi hisseder.
yücesin hocam_
(...) maske-kişiliğin (erkeklerde istisnadır) kadınlarda doğal bir şey olduğu ortaya çıkar. Erkek, temelde gizil olan bu niteliği çoğunlukla unutur. Kadınlarla olan alışverişlerinde erkek, bu nedenle bir şaşkınlıktan öbürüne sürüklenir. Normalde, bir kadının bıraktığı ilk izlenimde (...) bu zarif, cilveli, uçucu kişinin tutkulu olabilme olasılığı
Reklam
hımm_
Erkekle kadının kamuyla ilişkileri arasındaki farklılık öylesine belirgindir ki, bunlar birbirine karşıt göstergeler oluşturur. Kadın, kamunun önüne çıkmadan önce ne kadar çok hazırlık yapar, ne denli çekici olmaya çalışırsa, kamuyla gerçek kişiliği arasında o denli büyük bir uzaklık yaratmış olur. Kadının, çevresinde yarattığı hayranlık ne oranda artarsa, o kadın tarafından seçilmeyecek erkeklerin sayısı da o ölçüde artar ve bu erkekler uzaktan seyirci kalmaya yazgılı olduklarını anlarlar. Bir kadının, kendisiyle başkaları arasına koyduğu bütün o lüksten ve zarafetten, bütün o süslenmeler ve mücevherlerden güdülen amaç, kadının, iç benliğini saklama, bu benliği daha gizemli, daha ulaşılmaz, daha erişilmez kılma isteğidir. Öte yandan erkek, kendisinde en saygın bulduğu yanı, en derinlerde yatan gururunu, yaşamının tüm ciddiyetiyle eğildiği edimleri ve çabaları kamuya açar. Kadında teatral bir dış yapı ve derli toplu bir iç yapı vardır; oysa erkekte teatral olan iç yapıdır. Kadın tiyatroya gider; erkekse tiyatroyu içinde taşır ve kendi yaşamının emprezaryoluğunu yapar.
kabul etmek istemiyorum ayol_
Kadının benlik duygusu, tam da yalnızca dış özelliklere yönelmiş olması bakımından, erkeğinkinden çok daha gösterişlidir: Kadının benlik duygusu yukarıda sözünü ettiğim dış yüzeyde doğar, yaşar ve ölür; ama bunlar genelde kadının iç gerçekliğini etkilemez. Bunun kanıtı şurada yatar: Tüm kadınlarda ortak olan bu gösterişe düşkünlük tutumu, kadının doğasıyla ilgili nitelikleri, erkekte olduğu kesinlikle kestirmemize olanak vermez. Erkekte benlik duygusu daha gösterişsiz olsa da daha derinlere gömülmüştür. Yetenek ya da siyasal yetke, güzellik gibi insanın yüzünden okunup görülebilseydi, pek çok erkeğin varlığı dayanılmaz olurdu. Çok şükür ki bu tür üstün nitelikler, kalıcı özelliklerden oluşmuyor; tersine ortaya çıkması zaman ve çaba gerektiren edimlerden ve devinimlerden oluşuyor; bunlar da kanıtlanması olanaksız, ancak örneklenerek gösterilebilecek şeyler
etmeyeceğim demek değil tabi ki bu_ yani nesnel verilere karşı boynumuz kıldan ince netekim_Kitabı okudu
bilemiyorum fransuas_
Aslında, kadın, ikinci yönünü, gerçek olan, kişisel yönünü, ancak önünde bireyselleşen erkeğe, genel bir erkek, gelip geçen biri, "herhangi biri" olmaktan kurtulan erkeğe açar. Her şeyde olduğu gibi burada da, kadının ruhsal yapısı erkeğinkinin tam karşıtıdır. Erkek ruhu, kadınınkinin tersine, yaşamını topluma dönük çalışmalara yansıtmayı yeğler: bilim, sanat, siyaset, iş etkinlikleri. Bu yeğleme, biz erkeklere biraz teatral bir eğilim kazandırır: En iyi, en kişisel, en bireysel yönümüzü kamuya, yazılarımızı okuyan, şiirlerimizi alkışlayan, seçimlerde bize oy veren ya da ürettiğimiz malları satın alan adsız kalabalıklara çeviririz. Yazar, bu aşırı alçakgönüllülüğün kendine özgü bir biçimini temsil eder, çünkü adsız kalabalıklara, en yakın arkadaşına olduğundan daha yakındır. Erkek, başkaları nedeniyle yaşar, bu nedenle de başkaları için yaşar. Erkeklerin yazgısından ayrılamayacak tutsaklıktan söz ederken, işte bu gerçeğe gönderme yapıyordum.
Kadınların ruhu var mı, yok mu?
Bazı yabanıllar olmadığını söylüyordu. Başkaları ise kadınların yarı Tanrı olduğunu iddia etmiş, onlara tapınmıştı.* Kimi akıllılar kadınları erkeklere göre daha sığ beyinli buluyor, kim ise daha derin bir şuura sahip olduklarını düşünüyordu. Goethe kadınları el üstünde tutmuş, Mussolini ise yerin dibine batırmıştı. Nereye bakarsanız bakın erkeklerin kadınlar hakkında kafa yorduğunu ve hepsinin de farklı düşündüğünü görürsünüz
Sayfa 40 - Aspendos YayıncılıkKitabı okudu
99 öğeden 61 ile 70 arasındakiler gösteriliyor.