Hür Şehrin İnsanları ölümünden sonra Kemal Tahir'in 'sarı defterleri' arasında bulunmuş bir romandır. Metnin sonundaki tarihten anlaşıldığına göre, ünlü romancı, bu yapıtını 1949 yılında Çorum Cezaevi'nde tamamlamış, sonradan üzerinde çalışmak üzere bir kenara koymuştur. Gerek öyküleme tekniği, gerek roman mimarisi yönünden 'bitmiş' izlenimini veren bu roman, sonradan Kemal Tahir diyaloğu diye adlandırılan diyalog özelliklerini de taşımakta, bu bakımdan da dikkati çekmektedir. Eşir Şehrin İnsanları üçlemesini severek okumuştum, ortak karakterler de barındıran bu kitabını onlar kadar sevemedim.
Yazar ile tanışmam bu derleme eseri ile oldu; sunuşta yedi ana başlık ve bir piyes içermekte denilse de içindekiler listesi daha yoğun ve karışık. Ana başlıklar altında birbirinden bağımsız kısa alt öyküler de mevcut. Bazı hikâyeler bir yere bağlanmamış öylesine kaleme alınmış bırakılmış tadı vermekte.
Türk edebiyatının Zola'sı" olarak bilinen yazar, yakalandığı zatürreeden dolayı erken denebilecek yaşta hayatını kaybetti. 1930'da yeni harflerle tefrika edilen ilk ve tek romanı olan Mahalle, aynı zamanda yazarın kaleme aldığı son eseri. Bir imparatorluk çöker, düzen bozulur, savaş yorgunu, düşkün bir halk, fakru zaruret içinde dizlerinin üzerinde doğrulmaya, karanlıklar içerisinde bir yol bulmaya çalışırken o, tüm bu süreci kaleme almıştır. Bu romanında da askerden dönüp evini ve ailesini bıraktığı gibi bulamayan Rüştü'nün gözünden İstanbul'un bir mahallesini, savaşın gölgesindeki halkın yaşantısındaki farklılıkları anlatmakta. Diğer hikâyelerinde olduğu gibi okuyucunun kalbini sızlatmaktan da geri durmaz.
Film gibi bir hikâye. Ortak bahçeli, birbirine kolayca geçilen evler, akşam eğlenceleri, üfürükçü hocalar gibi pek çok ortak detay var hikayelerinde yazarın. Bununla beraber, Necla aşk hikayesinin yanında kendini hep hissettiren zenginlik-fakirlik, hırs gibi olgularla dönemin İstanbul insanlarının da bir portresini çiziyor.
NeclaGüzide Sabri Aygün · Maya Kitap · 202194 okunma