"Kalbimizdeki saf ve doğal duyguları zorla bastırmadığımız sürece her insanın vicdanında, diğer canlıların acı çekmesinden ve kıyımından duyduğu bir nefret ve tiksinme hissi vardır.”
Et erken yaşlanmaya neden olur. Çünkü et insan bedeninden olağanüstü çalışma bekler. Üstelik içindeki zehirin bir kısmını bedende bırakır. Bu zehir zamanla vücutta her türlü hastalığı doğuracak ortamı hazırlar.
Profesör Foye şöyle yazar: "İnsan anatomisine göre ilk insanlar etobur değil, meyve yiyen varlıklardı. Bu durumda Darwin'in sözüne inanılabilir. Gustav Lubon'un sandığı gibi yırtıcı değil, sakindi. Kurtlar birbirini parçalamaz. Aslan ve kaplanlar da öyle. Bu doğal olmayan ihtiyacın insanda neden var olduğu belli değil. Vahşi kabilelerin birçoğunda kadınlara kötü davranılması, esir muamelesinde bulunulması ve belirli bir yaşa gelince kadınların yenilmesi, bunların tümü erkeklerin başlangıçta olmayan barbarlıklarından kaynaklanmaktadır.
İngiliz doğa bilgini Jan Rey, vejetaryenlik konusunda şu açıklamada bulunur: "Gerçekten de insanda bir etoburun organları yok... Bağlarımız, bahçelerimiz ruhumuzu okşayan lezzetleri gözümüzün önüne seriyor. Oysa mezbahalar ve kasap dükkânları pıhtılaşmış kan ve iğrenç pislikle dolu."
Halkın çoğu etobur olan ülkelerde insanlar kendini beğenmiş ve soğukkanlıdırlar; sert, yırtıcı ve haşin bir ifadeleri vardır.
"Çok et yiyenler diğer insanlardan daha sert mizaçlı ve vahşi olurlar. Bunun deneyi her yerde ve her zaman yapılmıştır."
"Eğer tabağımızdaki etten dolayı bize kötü bir his gelmiyorsa, sebebi onu baharatlarla süsleyip pişirerek kendimizi kandırmamızdır.”
Riyazet hayatı sürdüren Hz. Ali etoburluk hakkında şöyle buyurmuştur: "Lâ tec'alû butûnekum mekâbiru'l-hayvânât" yani "Midelerinizi hayvan mezarlığı yapmayın."
Sayfa 7Kitabı okudu
"Mutluluk ve dürüstlük arzu eden insanlardan, bütün içtenlikleriyle kendi üzerlerinde bitkisel yemek denemesi yapmalarını rica ediyorum.”