"Sana bir öykü anlatacağım" dedi Zedka "Çok güçlü bir büyücü, bütün bir ülkeyi yok etmek ister, o ülke halkından herkesin su çektiği bir kuyuya sihirli bir madde atar. Kuyunun suyunu kim içerse delirecektir. Ertesi sabah, herkes kuyudan su çekip içer, hepsi de delirir. Yalnızca kraliyet ailesi, kendilerine ait özel bir kuyudan su çektiklerinden, sihirbaz da o kuyuyu zehirlemeyi beceremediğinden, delirmezler. Tabii kral çok kaygılanır, halkının sağlığını ve güvenliğini sağlamak için bir dizi emir verir. Ancak polisler ve müfettişler de halkın içtiği sudan içmiş olduklarından, kralın emirlerini saçma bulur, uygulamazlar. Ülkede yaşayanlar kralın emirlerini duyduklarında onun çıldırdığına inanırlar, hep birlikte şatosunun önünde toplanıp tacını ve tahtını bırakması için gösteriler yaparlar. Umutsuzluk içindeki kral tahtından inmeye hazırlanırken kraliçe ona engel olarak der ki: 'Gel, biz de o kuyunun suyundan içelim, o zaman biz de onlar gibi oluruz.' Ve öyle yaparlar: Kral ile kraliçe de cinnet suyunu içip ânında saçma sapan konuşmaya başlarlar. Bu durumda halk taşkınlığından dolayı pişman olur; öyle ya madem kral bu kadar bilgece konuşuyor, onu alaşağı etmenin bir anlamı yoktur. Ülkede barış ve huzur yeniden hüküm sürer, bu halk komşularından epeyce farklı bir hayat tarzı benimsemiştir, ama kral ölümüne dek ülkesini yönetebilmiştir."
Bu aptallar aslında mevkinin hiç önemli olmadığını,baştakilerin genelde başrol oynamadığını göremiyorlar! Kaç tane kral var ki bakanları,kaç tane bakan var ki sekreterleri tarafından yönetiliyor! Başta olan kim öyleyse? Bence,başkalarını iyi değerlendirebilen,içindeki cevherleri ve tutkuları planlarını gerçekleştirmek için kullanabilecek kadar güce ya da kurnazlığa sahip olanlardır.
Reklam
Rivâyet edildiğine göre: Yusuf Aleyhisselam hazine vekilliğine getirilip memleketin seçkini olan on iki bin kişilik Bir Kafile ile yolculuğa çıktığı sırada,Aziz'in karısı (Züleyha) onun yoluna çıkarak. "İsyan sebebi ile hükümdarları köle, itaatleri sebebiyle de köleleri Kral yapan Allah'ı tesbih ve takdis ederim. Muhakkak ki hırs ve arzular Kralları köle yapar.Müfsitlerin cezası budur. Sabır ve takva ise köleleri Kral yapar." dedi. Yusuf Aleyhisselam ise Allah'ın haber verdiği üzere şöyle dedi. " Kim Allah'tan korkar ve sabrederse, Şüphesiz Allah güzel davrananların mükafatını zayi etmez." (Yusuf.12/90)
Kim, Aiden’ın göğsünde ağlıyor, Aiden da onun sırtını sı­ vazlıyordu.
Bu yolculuk ne zaman ve nereye kadar devam edecek? Ülke, herkese yeten bu büyük ülke neden böyle, neden her zaman böyle karmakarışık, deprem oluyormuş gibi bir o yana bir bu yana sallanıp duruyor? Neden bu ülke bu dağlar, kayalar, tepeler, vadiler, bükler, ormanlar, göller, ırmaklar, ovalar, tarlalar, çöller, taşlar kadar huzurlu, dingin sakin olmaz da kültürel ve siyasi fırtınalara kapılır? Nedeni ne? Nedeni kim? Generl mi? Öldürülen kral mı? Halk mı? Kendi kendine mi oluyor bunlar? Belki de hiç kimse. Belki de bütün bu musibetler kaderlerinden kaynaklanıyordu ya da bu kaderin ta kendisiydi.
Sayfa 68 - İthaki yayıneviKitabı okuyor
" Babanın bir sevgilisi var," dedi. " Babamın yedi karısı var. O ateşli bir erkek ve tek bir kadın ona hiçbir zaman yetmedi. Kaldı ki o bizim kralımız." " Bu sefer değişik. Baban kız kardeşin yaşındaki bir kadına aşık oldu ." " Bu daha önce de olmuştu. Geçer. " " Bu sefer durumun değişik olduğunu söylüyorum sana. Şimdi aşık oldu ve aklı başından uçtu. Sanki ... " Kraliçe içini çekti. " Onu ilk tanıdığım günlerdeki gibi ..." " Arada ne fark var?" " Çok," dedi Olympias. " Kız gebe ve baban onunla evlenmek istiyor. " Yüzü bir anda allak bullak olan İskender, " Kim bu kız?" diye sordu. " General Attalos'un kızı Euridises. Neden kaygılandığımı anladın mı şimdi? Euridises Makedon asıllı, en soylu ailelerin birinden geliyor; benim gibi bir yabancı değil. " " Bunun hiçbir anlamı yok. Sen kral soyundan, Akhilleus'un oğlu Pyrrhus'un ve Hektar'un karısı Andromakhe'nin soyundan geliyorsun. " " Bunlar hep masal oğlum. Kızın bir erkek evlat doğurduğunu varsayalım ... "
Sayfa 181
Reklam
384 syf.
8/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Öncelikle belirtmeliyim ki bu kitap karanlık bir romantizm. Akran zorbalığı, küfür ve smut sahneler vardı. Elsa Stell ailesine trajik bir olay sonucu kaybeder. Teyzesi ve eniştesi tarafından evlat edinilip en iyi şartlarda yetiştiriliyor. Elsa geçmişine ait hiçbir şey hatırlamamaktadır. En büyük hayali Cambridge'de okumaktı. Bu okula
Sapkın Kral
Sapkın KralRina Kent · Ren Kitap · 2024325 okunma
Bir babanın, oğluna nasihati: İbnu’l-Cevzî, oğluna şöyle nasihat etmiştir: “Ey oğlum! İyi bil ki, Aldığın her nefes seni bir adım daha ölüme yaklaştırır ve yaptığın her şey iki melek tarafından kaydedilir. Kabirde bekleme süresi uzun; azap, nefse uyma oranında şiddetlidir. Dünün lezzetleri nerede? Lezzetler gitti, pişmanlık kaldı. Nerede nefsin arzuları? Kaç kişinin başını eğdi, kaçının ayağını kaydırdı. Dünyayı ahirete tercih eden kimse kaybetmiş, nefsine uymayan kişi ise her zaman kazanmıştır. Tarihteki kral ve zahitlere bak, nerede kralların sürdüğü sefalar, zahitlerin çektiği cefalar? Salihlere bolca sevap ve güzel anılmak, asilere ise çetin bir azap kaldı. Sanki acıkan hiç acıkmadı, doyan ise hiç doymadı. Ey oğlum! Nefsine karşı uyanık ol, hatalarından pişmanlık duy. Geç olmadan kâmil insanların kervanına katılmak için gayret et. Unutma ağaç yaşken eğilir. Boşa geçirdiğin saatleri hatırla öğüt olarak bu sana yeter. Ey oğlum! Şunu bilki, günler saatlerden, saatler nefeslerden oluşur. Her nefes bir sandıktır. Nefesinin boşa geçmesinden sakın. Sonra kıyamet günü o sandığı boş görürsün de pişman olursun. Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem bir hadiste şöyle buyuruyor: “Kim ”Subhanallahi ve bihamdihi” derse, onun için cennette bir hurma ağacı dikilir. “Saatlerini boşa harcadığın şeylere bak ve bunların sana kaç hurma ağacına mal olduğunu gör.” 
Sayfa 19
56 syf.
·
Puan vermedi
En Talihsiz Kral
Sophokles’in yazdığı en önemli Yunan tragedya eseridir. Mesele Laios ile İokaste çiftinin evliliği ile başlar. Çift çocuk sahibi olamayınca Apollon’a gider. Apollon onlara bir çocukları olacağını fakat günün birinde babasını öldürüp annesiyle evleneceğini anlatır. Bir süre sonra çocuk doğar. Ailesini onun ayaklarını bağlatarak bir dağ başına atarlar. Çobanın biri çocuğu görür ve kurtarır. Çocuğa “ayağı incinmiş”anlamına gelen Oidipus adını verir.Oidipus gün geçtikçe olgunlaşmış ve büyümüş. Günün birinde kavga esnasında Oidipus’a uydurma evlat denilince Oidipus iyice şüphelenerek bir kahire gider. Oidipus hayatı ile ilgili gerçeği öğrenmiş fakat kahin anne ve babasının kim olduğunu söylememiş. Oidipus bulunduğu şehri terk etmek üzere yola çıkar. Yolda bir tartışmadan ötürü öz babası yani kral Laiso’u öldürür. Bu olaydan sonra kralın yerine geçerek annesiyle evlenir. Annesinden çocukları olur. Tanrılar bu duruma sinirlenerek Oidipus’a lanetlerini gönderirler. Bu lanetten kurtulmanın tek yolu Laiso’un intikamını almaktır. Ama Oidipus yıllar önce öldürdüğü kişinin Laios olduğunu bilmez. Kahinlere çağırarak onlara danışır. Kahinler Laios’u kendisinin öldürdüğünü , onun oğlu olduğunu söyleyince Oidipus çıldırır. Hem annesi hem de eşi olan İokaste dayanamaz intihar eder. Oidipus kendisine ceza olarak olarak gözlerini kör eder. Kitapta asıl anlatılmak istenen ise yazgı sorununu belirtmektir .
Kral Oidipus
Kral OidipusSophokles · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20198,7bin okunma
“Ey insanoğulları! Ömrünüz bence bir hiç. Kim ermiş bu dünyada Özlenen mutluluğa?”
Reklam
Onlarca kral, bakanları, onlarca bakan da sekreterleri tarafından yönetilmiyor mu? Bu gibi durumlarda asıl lider kim?
154 syf.
8/10 puan verdi
·
8 günde okudu
Ne olursa olsun, zaman en kötü günü de sona erdirir
Shakespeare’in geçen 500 yıla rağmen, hala Dünya Edebiyatı’nın en önemli isimlerinden biri sayılmasının nedeni, muhakkak tartışılmıştır, tartışılmaya da devam ediyordur. BBC’nin yaptığı “1000 Yılın Dâhileri” anketinde Newton, Churcill gibi isimleri geride bırakan Shakespeare, tüm bu tartışmaların üzerinde büyük bir sonuç olarak durmaktadır.
Macbeth
MacbethWilliam Shakespeare · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201922,2bin okunma
Kim ermiş bu dünyada Özlenen mutluluğa? Hayal mutluluk denilen; O da sönüverince Anlar gerçeği insan.
Sayfa 46
— Bir felaket ne kadar geç gelirse o kadar iyidir! Nasreddin Hoca'nın konuşan eşeği fıkrasını bilmiyor musun sen? Nasreddin Hoca, İran, Maveraünnehir ve Anadolu'nun tüm fıkralarının yarı-efsane kahramanıydı. Şirin anlattı: — Yarı deli bir kral, Nasreddin'i eşek çaldığı için idama mahkûm etmiş. Tam idam edilecekken Nasreddin haykırmış: "Bu hayvan aslında benim kardeşimdir, bir büyücü onu bu kılığa soktu, bir yıllığına bana teslim edilirse bizim gibi konuşmayı öğretirim ona!" Aklı karışan hükümdar sanığa vaadini yinelettirmiş, sonra da hükmünü vermiş: "Öyle olsun! Ama günü gününe bir yıl içinde bu eşek konuşmazsa idam edileceksin." Oradan ayrılırken karısı Nasreddin'in yakasına yapışmış: "Böyle bir şeyi nasıl vaat edebildin? Bu eşek konuşmayacak, biliyorsun." "Tabii ki biliyorum," diye cevap vermiş Nasreddin, "ama bir yıl sonra kim öle kim kala? Bir yıl içinde kral da ölebilir, eşek de ölebilir, ben de ölebilirim." Prenses devam etti: — Eğer zaman kazanmayı becerebilseydik, Rusya belki de Balkanlar'da veya Çin'de çıkacak savaşlarla uğraşmak zorunda kalacaktı. Üstelik çar da sonsuza kadar kazık çakacak değil ya, o da ölebilir, altı yıl önce olduğu gibi yeni ayaklanmalar ve isyanlarla tahtı sarsılabilir. Sabredip beklemeliydik, biraz kurnaz olmalı, hık mık etmeli, iki büklüm olup yalan söylemeli, sözler vermeliydik. Doğu bilgeliği denen şey budur ezelden beri; Shuster¹ bizi Batı ritmiyle ilerletmeye çalıştı, ama gemiyi de batırdı.
Sayfa 309 - Yapı Kredi Yayınları, 65. Baskı. Çev: Ali BerktayKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.