O sırada fugui sabanını sürerek onlara doğru yaklaştı ve şöyle dedi “insanların unutmaması gereken dört kural vardır: yanlış söz söyleme, yanlış yatakta uyuma, yanlış eşikten girme, elini yanlış cebe atma.” Yanlarından geçerken Fugui başını çevirip onlara baktı ve ekledi bu adam ikinci kuralı unuttu ve yanlış yatakta uyudu.
Demokrasi yönetimi genel olarak küçük devletlere; aristokrasi yönetimi orta devletlere; monarşi yönetimi de büyük devletlere elverişli gelmektedir. Bu kural doğrudan doğruya ilkeden çıkmaktadır.
Ama kural dışında kalabilecek bir sürü durumu nasıl sayıp dökelim!
Seçkin bir tabaka var kendini ilan eden. Hepsi bir kalemden çıkmış bana yapılamaz kuralları olan. Seçkin gördüğü tabaka için kural ihlali yapmayıp diğer tabakanınsa üzerinde yapılamaz kurallarını deneyen.
Yapacaklarını planlayan, kendi amacını yok eder
Bir şeye tutunan, onu kaybetmeye mahkumdur.
Bilge kişi kazanmak için plan yapmaz ki yenilsin.
Bir şeye tutunmaz ki onu yitirsin.
Kural bir. Bir keşe asla inanma. Çünkü bir keş amcığın tekidir. Ve bir keş gözlerinin içine bakıp, sana "seni seviyorum," derse, o zaman bilmelisin ki zırvalıyordur.
Kanunlar kural olarak yürürlüğe girdikten sonra uygulanabilir. Dolayısıyla bir kanun, yürürlüğe girdiği tarihten önceki olaylara kural olarak uygulanamaz. Buna “kanunların geçmişe uygulanmaması (kanunların makable şamil olmaması) ilkesi (principle ofnon-retroactivity oflaws)” denmektedir.
Bu ilkenin temelinde, hukuk güvenliği ilkesi yatmaktadır.
Her şeyden evvel hiçbir insan mutlu değildir; bütün hayatı boyunca hayali bir mutluluk peşinde koşturur, onu nadiren ele geçirir ve ele geçirse bile geçirmesiyle birlikte bir yanılsamadan, bir düş kırıklığından başka bir şey kalmayacaktır geride ve kural olarak sonunda bütün umutları suya düşecek, limana bir enkaz halinde gidecektir.