''Niçin savaşıyoruz?'' dedi başka adam.Yüzü ateşin alevinde kızarmıştı.Işlemeli ipek mendiliyle bulut gibi su kusan yüzünü siliyordu.
''Onu bilmiyorum.Bizi savaşa götüren ağalara,pirlere sor bu soruyu.''
Vurulmuşum
Dağların kuytuluk bir boğazında
Vakitlerden bir sabah namazında
Yatarım
Kanlı, upuzun...
Vurulmuşum
Düşüm, gecelerden kara
Bir hayra yoranım çıkmaz
Canım alırlar ecelsiz
Sığdıramam kitaplara
Şifre buyurmuş bir paşa
Vurulmuşum hiç sorgusuz, yargısız
'' Çünkü biz seninle ülkenin batısıyla doğusuyuz.Çünkü biz farklı kültürlerin çocuğuyuz.Çünkü biz bitmeyen bir kavganın bitmeye mahkum aşkıyız.Olmaz Gülşah, olmaz.''
'' Ben Diyarbakırlıyım Gülşah,'' dedi sanki işlediği bir kabahatı dile getirir gibi.''Sense Balıkesirlisin,'' diyerek şaşkınlığımı ikiye katladı.Adımla hitap edişi,memleketimi bilişi?Bu nasıl işti?