Nerden başlamam gerektiğini bilemiyorum. Bir kitap yerine dört kitap okudum. İlki hiç şüphesiz Terezin toplama kampı... Auschwitz Kütüphanecisi adlı kitap film şeridi gibi geçti gözümün önünden. İkincisi Klara'nın bahsini ettiği kadına yapılan şiddet yani mizojini, sanki Mizojini adlı kitaba atıfta bulunulmuş gibi geldi bana. Okumayan varsa mutlaka okusun derim. Üçüncüsü Sigmund Freud'un yaşam anlayışı... Sonuncusu ise asıl kitabımız Adolfina Freud... Hayattan sadece sevgi bekleyen bir insanın günden güne silinişi. Kitapta Kafka'nın kardeşi Ottla ve bizim meşhur Lou Salome ile karşılaşmak şaşırtıcı idi. Keşke daha fazla bahsedilseydi demiyeceğim çünkü konu dışına çıkılmak istenmemiş. Yerinde, güzel ve merak uyandırıcıydı. Kitapta kendini tekrarlayan cümleler yok değil, lakin bu beni rahatsız etmedi, aksine kafamda vurgu yapmasına neden oldu. Salome'nin bir şiiriyle bitirmek istiyorum, belki de yaşamı anlatan...
YAŞAM İLAHİSİ
Elbette bir dostun sevdiği gibi
Seviyorum seni esrarengiz yaşam.
Seninle güldüm, seninle ağladım,
Bana ya neşe verdin ya da ızdırap.
Seni bütün zararlarınla birlikte seviyorum;
Ve beni yok etmen gerekiyorsa,
Kollarından ayrılırım,
Dostunun göğsünden koparılan bir dost gibi.
Tüm gücümle sarılıyorum sana!
Alevlerinle yak beni,
Kavganın ateşinde ben de olayım,
Esrarını daha da derinlere indir.
Yaşamak ve düşünmek binlerce yıl!
Daha sıkı sar beni kollarınla.
Eğer bana verecek neşen kalmadıysa,
Olsun… Daha acıların var ya.