Gün bitti lâmbayı hazırla;
Işık kalmadı girecek odamıza.
Çek perdeleri sevdiceğim;
Kanadı kırık bir akşam
Zonkluyor durmadan dışarda.
Sen bugünden yarınaBirazcık umut sakla.
Yarın farklıdır bugünden,
Adı değişir hiç olmazsa.
Kara bir suyu
Geçiyoruz şimdilerde
Basarak yosunlu taşlara.
Sen bugünden yarına
Birazcık umut sakla.
Gün bitti sevdiceğim;
Geriye kalan posa.
Bu serin güz akşamında
Geç otur karşıma sessizce,
Devam et ördüğün hırkaya.
Rüzgârlarla aşındı
Yıllar yılı bedenim.
Çağıdır şimdi kurgusal
Bütün kötülüklerin.
Kıyamet çoktan koptu
Haberiniz yok.
Siz hâlâ güneşin
Her sabah doğuşuna güvenin.
Kusurlu dünyamızda
Yer yoktur kusursuzluğa.
Demir pas tutar,
Gümüş kararır,
Kurtlanır kar bile,
Alev is yapar
Ve insan içinde
Bir kafesle yaşar,
İnilti gibi kimi zaman
Bir garip ses duyar.
Bunun için intihar
Parçasıdır hayatın.
Unutmayı deneyin
Gizleyin istediğiniz kadar;
Bir çekmecede kilitli
Pırıl pırıl bir anahtar
Gününü bekler sabırla,
Bilincinizi kurcalar
Nasıl olsa elinizde
Başka bir anahtar var.
Bir kaçıştır bu;
Çünkü en az ölüm
Kadar korkar insan
Yaşamaktan.
Karıştırır puslu düşü
Katı gerçeğe.
Düşü biraz gerçek,
Gerçeği de düş yapar,
İnanır bilinmeyene
Bilinen kadar.
Sahi sen yaşadın mı;
Var miydin acaba?
Yaşadık mı seninle
Aynı zaman parçasında?
Ama ellerin aklımda,
İri gözlerin,
Sıcaklığın geceler boyu
Ve aklığın aklımda.
(...)
Bir yer altı suyu olarak kalmıştır Mem-û Zin
Doğuda bile çok az kimsenin bildiği
Çünkü Ehmedê Xanî takılıp kalmıştır
Her zaman sıkı bir kimlik kontrolüne
Sanırım bir tek Hilmi Yavuz’da geçer
Bildiğim kadarıyla yazılı Türk şiirine…
Cemal diyor ki aşktan aşka fark vardır
Bazen ipe götürür sallandırır sehpada
Buyurgandır adına hutbe okutur bazen
Kendine yol döşeyenden gerçek aşkı bekleme.
(...)
Sen ey kendiyle yetinen!
Fosforun yeri gece,
Ne yapar gecesiz ateşböceği?
Belki anlamsız ve delice
Kumrunun inanılmaz yuvası
Bir direğin tepesinde.
Ama boşluktur biraz da
bir kuşu biçimleyen,