Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Saffet Beytullah Türkoğlu

Saffet Beytullah Türkoğlu
@multedam
Nazarick Hazine Muhafızlığı
KTO~TIP✓
Büyük Nazarick Kabristanlığı
2002
11 kütüphaneci puanı
1620 okur puanı
Ekim 2020 tarihinde katıldı
Huzeyfe radıyallahu anh; "Öyle bir zamanda bulunuyorsunuz ki, sizden biriniz bildiğinin onda dokuzu ile amel edip birini terk ederse helâke gider. Öyle bir zaman gelecek ki, o zaman bildiğinin yalnız onda biriyle amel eden kurtulacaktır. Çünkü o zaman, amel edenler çok azalacaktır." buyurdu.
Reklam
أَتَأْمُرُونَ النَّاسَ بِالْبِرِّ وَتَنْسَوْنَ أَنْفُسَكُمْ "Kendinizi unuttuğunuz halde insanlara iyiliği mi emredersiniz?" (Bakara sûresi, 2/44 )
İsâ aleyhisselâm; "Varacağı yer âhiret iken dünyaya dönen kimse, nasıl âlimlerden olabilir? Amel için değil de yalnız başkasına anlatmak için ilim öğrenen, nasıl âlimlerden olabilir?" buyuruyor.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Dâvûd aleyhisselâmın haberlerinde Allâhu Teâlâ'dan hikâye olarak şöyle buyuruluyor; "Arzularını sevgim üzerine tercih eden âlime vereceğim cezanın en küçüğü, bana yalvarmasının tadını ona harâm etmektir. Yâ Dâvûd! Dünya sevgisi kendisini mest eden âlími benden sorma. Bu gibiler bana muhabbetten insanlara mâni olurlar. Kullarımın, bana gelen yollarını keserler. Yâ Dâvûd! Beni arayan birini görürsen yâni bulursan ona hizmetçi ol. Yâ Dâvûd! Bir kaçağı bana iâde eden zâtı, basîretli ve anlayışlı yazarım. Kimi anlayışlı yazarsam ona aslâ azâb etmem."
يَكُونُ فِي آخِرِ الزَّمَانِ عُبَادَ جُهَالٌ وَعُلَمَاءُ فَاقٌ “Ahir zamanda câhil âbidler ve fâsık âlimler olur."
Reklam
1 - Babanın evlâdına olan şefkati gibi, öğrencileri esirgemektir. Nitekim Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir mübarek sözünde şöyle buyuruyorlar: إِنَّمَا أَنَا لَكُمْ مِثْلُ الْوَالِدِ لِوَلَدِهِ» "Ben, sizin için çocuğuna karşı (efkatli) bir baba gibiyim." (Anne baba çocuğunu dünya ateşinden koruduğu gibi) Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de ümmetini âhiret ateşinden korur.
Hikâye olundu ki; eski mabedlerin birinde ellerinde birer yazı bulunan iki hakîmin heykelleri var. Birisinde şöyle yazar; "Her şeyi en güzel ve en mükemmel şekilde yapsan bile, Allâhu Teâlâ'nın birliğine ve her şeyi yaratan olduğuna inanmadıktan sonra bir şey yaptığını sanma." Diğerinde de; "Ben Allâhu Teâlâ'yı bilmeden, içerdim fakat kanmazdım. Allâhu Teâlâ'yı bildikten sonradır ki içmeden kandım."
Çünkü insanlar bilmediklerinin düşmanıdır. Nitekim Allâhu Teâlâ Kur'ân-ı Kerîm'de şöyle buyuruyor: وَإِذْ لَمْ يَهْتَدُوا بِهِ فَسَيَقُولُونَ هَذَا إِنَّكَ قَدِيمٌ» "Muvaffak olamayınca da şöyle diyecekler: Bu eski bir yalan." (Ahkâf sûresi, 46/11 )
Hikmet, mü'minin yitiğidir. Nerede eline geçerse onu ganîmet bilir; kim olursa olsun, kendisini o yitiğe ulaştırana teşekkürü, boynuna borç bilir. Bu sebepten denildi ki: "Sel, yükseklere düşman olduğu gibi, ilim de kibreden öğrencilerin düşmanıdır."
Hülâsa; ilim ile Allah rızâsından başkasını isteyenler için hüküm aynıdır. İlim, âlimi başı-boş bırakmaz. Ya ebedî felâkete veya ebedî saâdete ulaştırır. Bu sebeptendir ki Peygamber Efendimiz (s.a.v.): أَشَدَّ النَّاسِ عَذَابًا يَوْمَ الْقِيَامَةِ عَالِمٌ لَا يَنْفَعُهُ اللَّهُ بِعِلْمِهِ» "Kıyamet gününde en ağır azabı görecek olan, Allâhu Teâlâ'nın ilminden kendisini faydalandırmadığı âlimlerdir." buyurdu.
Reklam
Hülâsa, akıllı kimseler için makbul olan, bu âlemde tek başına Allah huzûrunda olduğunu, ölümün, hesabın ve kitabın, cennet ve cehennemin önünde olduğunu düşünerek, bunlardan yarayışlı olanı alıp zararlı olanı atmaktır vesselâm.
Elbette ki, Peygamber Efendimiz (s.a.v.)in şu mübarek sözü doğrudur: بَدَأَ الْإِسْلَامُ غَرِيبًا وَسَبْعُودُ غَرِيبًا كَمَا بَدَأَ فَطُوبَى لِلْغُرْبَاءِ فَقِيلَ: وَمَنِ الْغُرَبَاءُ: قَالَ الَّذِينَ يُصْلِحُونَ مَا أَفْسَدَهُ النَّاسُ مِنْ سُنَّتِي وَالَّذِينَ يُحْيُونَ مَا أَمَاتُوهُ مِنْ سُنَّتِي "İslâm dîni garib olarak doğdu ve doğduğu gibi garib olarak sönecektir. Gariblere müjde olsun.» Garîbler kimdir, sorusuna cevap olarak: "Benim sünnetimden insanların bozduğunu islâh edenler ve terk edilen sünnetleri yaşatanlardır." buyurmuşlardır.
Halbuki Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuşlardır: مَا حَدَّثَ أَحَدُكُمْ قَوْمًا بِحَدِيثٍ لَا يَفْقَهُونَهُ إِلَّا كَانَ فِتْنَةٌ عَلَيْهِمْ "Sizden biriniz bir cemâate, anlayamayacağı şekilde hitap ederse, o söz cemâatte fitne uyandırır."
Hakem b. Hişâm es-Sakafi diyor ki: "Ebû Hanîfe'nin çok itimada şâyân bir zât olduğunu duyan vâli kendisine: "Hazîne vekili olacaksın, kabûl etmezsen sırtına kamçı vurulacak" dedi. Ebû Hanîfe ise onların azabını Allâhu Teâlâ'nın azabı üzerine tercih ederek bu vazifeyi kabûl etmedi."
Ahmed b. Hanbel'in imâm Şâfiî`ye sık sık dua ettiğini gören oğlu: " Şâfiî kimdir ki, ona bu kadar duâ ediyorsun?" diye sormuş. Ahmed: "Oğlum, Şâfiî, dünyaya nisbetle güneş, insanlara nisbetle âfiyet gibidir." demistir. Şimdi düşün, bakalım bu zâtların yerini tutacak kimse var mıdır?
11,6bin öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.