Dedemden öğrendiğim, "insan olmak" kendi mutlu olduğun şeyleri yanındakilere de iletmektir. İnsan, kendinde olmasını istediği herhangi bir şeyi bir başkası için de aynı şiddette isteyebiliyorsa "insanım" diyebiliyor.
"Olduğun şeyi kabul etmen gerekiyor. Yaga olmak kanında var ve bunu değiştiremezsin. Sahip olmadığın hayatın hayalini kurmak yerine sahip olduğun hayata daha fazla odaklanırsan o zaman daha mutlu olabilirsin."
Etkin iletişim, ilişkilerde çoğunlukla bağlanma stilimiz tarafından belirlenen belli ihtiyaçlarımızı anlamakta işe yarar. Bunlar iyi ya da kötü değildir, oldukları gibidir. Kaygılı biriyseniz, yakınlığa güçlü bir ihtiyaç duyarsınız, partnerinizin sizi sevdiğinden ve saygı duyduğundan her durumda emin olmak istersiniz. Kaçıngan biriyseniz, duygusal ya da fiziksel olarak belli bir mesafeyi korumaya ihtiyaç duyarsınız ve belli bir mesafeyi muhafaza etmek istersiniz. Bir ilişkide mutlu olmak için, saldırıya ya da savunmaya geçmeden bağlanma ihtiyaçlarımızı ifade etmenin yolunu bulmalıyız.
Felsefe yapmaya henüz hazır olmadığı ya da felsefe yapacak yaşı çoktan geçtiğini söyleyen adam, mutlu olmak için çok genç ya da çok yaşlı olduğunu söyleyen bir adama benzer.
“yapamazsın diyecekler hep inanma içindeki şarkıyı susturacaklar sesini kısmaya çalışacaklar sen iç sesine güven ondan başka kimseye aldırma kusursuz olmak için değil mutlu olmak için çabala.”
Birini seveceksen rüyalarında seveceksin orada seni de sever birini rüyalarında yaşayacaksın orada hep seninle aslında rüyada olmak bir nevi hayatta olmak mutlu olmak bazen mutsuz olmak iyi hayat yaşamak gibi rüyada olmak
Atamı Anma
Sensin benim Atam, Bize ilmin yolunu açan,
Çocuklara sevgiyle bakan, Ulu Önder Atatürk.
Yurdumuzu kurtaran, Canımıza can katan,
Cumhuriyeti kuran, Ulu Önder Atatürk.
Ne mutlu Türk'üm diyene, Bize Türklüğü sevdirene.
Doldurulamaz asla yerin, Ulu Önder Atatürk.
Kaderin Kaderimiz Oldu Atam**
Doğdu bin sekiz yüz seksen bir yılında Selanik'te,
Türk'ün istikbali parlıyordu adeta mavi gözlerinde.
Milletime kurtarıcı olmak yazılmıştı belki de kaderine,
Kaderin kaderimiz oldu Atam.
Atatürk'üm Eğilmiş Vatan Haritasına
Görmedim tunç yüzünde böylesine geceler,
Atatürk neylesin memleketin yarasına.
Uçup gitmiş elinden eski makbul çareler,
Nerde istiklâl harbinin o mutlu günleri.
Atatürk Çocukları
Gözlerinden aşkı, kalbinden inancı,
Bakışlarından keşfi, çabasından azmi,
Sesinden gururu, duruşundan onuru,
Atatürk çocuklarıyız, hep birlikteyiz.
Umarım bu şiirler, Atatürk'ün büyüklüğünü ve önemini yansıtır! 🇹🇷
Sen sadece geçmişteki mutluluk anılarını paylaşabileceğimiz birine dönüşüyorsun. Oysa ben, insanın yaşamında sadece mutluluk anılarına değil, aynı zamanda zorlu dönemlerde birbirimize destek olmaya ve çözüm üretmeye de ihtiyaç duyduğuna inanıyorum. Söylediğim şeyler seni incitir mi, ağır gelir mi diye tartarak konuşmaktan ve söylemek istediğim şeyleri içime atmaktan sıkıldım. Yeri geldiğinde zıtlaşmak, yeri geldiğinde kavga etmek, küsüp barışmak istiyorum seninle. Ben sadece mutluluğu değil acıyı, kederi, korkuyu iliklerime kadar hissetmek istiyorum. Aynılaşmak değil, farklılaşmak istiyorum. Senin yanında yeri gelince aslan olup, yeri gelince uysal bir kedi olmak istiyorum. Ben sürekli aksiyon yaşamak, risk almak istiyorum. Çünkü ben sadece mutlu anıların olduğu o tabloya ait değilim. Ben uçurumun kenarında gezinirken, senin bu gerçeği görmeyişin, dikkat etmeyişin, kaybetme korkusu bile duymayışın, senin için önemsiz olduğum düşüncesi beni hayal kırıklığına uğratıyor. İlişkimizin temelini güçlü bir iletişim ve anlayışlı bir yaklaşım üzerine inşa etmek yerine, sadece yüzeyde kalıp geçmişteki güzellikler üzerinde konuşuyoruz. Bu durumda, ilerlememizin ya da devam etmemizin hiçbir anlamı kalmıyor.
"biliyorsun, mutlu olmak istiyorsan denemelisin. biraz çaba göstermelisin. senin sorunun hiç denememen. deniyordum. denemiştim. on altı yıl boyunca dene-miştim.”