SÖZ DİYE
Ömür biçtik biz bize Seksen doksan yüz diye Serapmış gördüğümüz Sarp yokuşu düz diye Bir kemik bir etmişiz Birkaç dirhem etmişiz Ve ihanet etmişiz Nevbahara güz diye Hani vefa ummandı Gönüllere fermandı Yoluna can kurbandı İsmail'e söz diye Sevmeyi bilmezmişiz Bilmeyi sevmezmişiz Yanarken imrenmişiz İbrahim'e köz diye Mısır şimdi karanlık Kefen gibi bayramlık Nemelazım seyranlık Bu Yakub'a göz diye
KADERİN ANLAM VE ÖNEMİ
Kader yaşamın en büyük parçası olan zaman kavramını hiçe sayan konumdadır. Konum itibariyle kaderin seçimlerini iyi yapmış olması onun ve içerisinde bulunan cevherin seçmiş olduğu zamansal mekanizmaları değerli durumda görmesinden kaynaklanmaktadır. Kaderin tek ana özelliği anın ve zamanın ötesinde birtakım olaylar bütününü görmek istemesinden meydana gelen harekât tarzlarını iyi bilmesindendir. Tek bir an tek bir bakış kaderi değiştirebilir mi? İşte bu sorunun cevabı bana göre şöyledir; Kader çizgisi ufuk çizgisinden farklı tutularak zamansız tekrarlarda sonuç alınamayacak noktada bulunurken mekânın tasarımsal değerleri kaderi iç farklara bölerek sekrar düzeylerini oluşturmaktadır. Kader ve olay ufku çizgileri, an geçişlerini matematiksel anlamlara bilinmedik diyarlardan kaynaklanan nemelazım motifleri değişimlere ayak uyduracak boyutta dönüştürmektedir. İşte bu durum kaderin bizleri nasıl tek farkla dönüştüreceğinin göstergesidir. Sonuç olarak kader çizgisi kaderin boyutsal anlamını ve olaylarını değişkenlere bağlayarak zamansız alan yaratacaktır. Saygılarımla...
Reklam
Kimi kul zulmüne “alın yazım” der Kimi dünya yansa “nemelâzım” der Alptekin “Kürdüm” der, Kürşad “Laz’ım” Maçka’dan, Derik’ten umudu kestim.
Titreşen dudakları, sönük bir sesle fısıldıyor gibiydi... Dalmıştı. Dünya ile bütün alışverişini kesmişçesine... Asrın insanına sitem ediyordu. Doluktu, hissiyatını fısıltı halinde dökmeye çalıştı: Günahlarıma of, suçlarıma of, yıkılmış fitne dolu kalbimi idrak edemeyişime of, perişan olmuş hissiyatımı anlayamayışıma of.. Ürpermeyen kalbi insanın taşıması, içinde azap, sırtında bir yüktür. Taştan daha katı gönüllere of... Günde beş defa Mevla'ya asi olan zalimlere of... Kadir-i Mutlak'a isyan eden acizlere, kendisini tanımayan insanlığa of... Koluma takılan kelepçelere, dilime vurulan mühürlere of... İsteyen benim gibi of çeksin, isteyen her vahşetin karşısında nemelâzım, deyip geçsin. Ben kendisini medeni bilen âciz insanlığın namına "of" çekiyorum. Istırap bir noktaya geldiği an, gözlerdeki yaşları da kuruturdu. Ferhat'ın didesindeki hararet, o nurdan pırıltıları, inci inci dizilen gözyaşlarını bile kurutmuştu. Komiser mazbatasında yaralının, Ferhat'a hitaben cümleleştirdiği küfrü aynen kayda geçmişti...
Sayfa 107Kitabı okudu
Unutulmamalıdır ki , yaşanılan toplumsal olaylara nemelazım anlayışla duyarsız ve bigâne kalmak, kültürel bir erozyonun başlangıcıdır.
Komşunun evi yanarken nemelazım dersen, o yangın bir gün senin evine de sıçrar! - Ömer Sevinçgül
Ömer Sevinçgül
Ömer Sevinçgül
Reklam
oldukça mütevazi..
-Nemelâzım abacığım, ben senin gibi güzel değilim ki..
Sayfa 193 - İnkılap YayınlarıKitabı okudu
İlkin, bak Hasanım Ali, hayatı anlamlı kılmanın başlıca yollarından biri olan hikâye anlatma sanatı, dili kullandığımız, kendimizin dışında başka insanların da var olduğunu bildiğimiz ve zamanın içinde kaldığımız sürece varlığını hep devam ettirecektir, derdi sözgelimi. Sonra, biliyor musun, aslında zihin denen fahişe de bir hikâye anlatıcısıdır, derdi. Sonra, görünmeyeni anlatmak hüner değildir, tam tersine bir çeşit kabalıktır ve ayıptır, görünmeyeni sadece görünür kılacaksın Hasanım Ali, derdi. Sonra, akıl insanın en büyük yarasıdır, kalemi eline aldığında aman ha ondan uzak dur, fazla sokulma, derdi. Sonra, Haydar’ın nasıl büyük bir iştahla başını salladığına bakarak, hikâye anlatırken kelimeleri ha bire kusmayacaksın Hasanım Ali, birçoğunu yutacak ve kâğıdın üzerine de yuttuğun kelimelerin boşluğunu bırakacaksın, derdi. Sonra bana dönerek, bazı hikâyeler kendilerini bir çeşit hikâyeler topluluğu şeklinde gösterirler, onları tutup herhangi bir yöne doğru yürümeye zorlama, nemelazım, takıl peşlerine git, derdi. Sonra, zaten gerçeklerin birazı gerçek değildir Hasanım Ali, bu nedenle söyleyeceğin yalanlardan bazılarını tamamlama, bırak kubbeleri eksik olsun, derdi.
Doğan Kitapçılık AŞKitabı okudu
Nemelazım düşüncesi ile hareket edenlerin aklı başına ancak ve ancak kendilerine veya çevrelerine bir musibet gelince gelir. Ne yazık ki, o zamana kadar hiçbir şey umurlarında olmaz.
Eski gazeteleri incelerken ilgi çekici yazıları da not ederim. Bu da onlardan birisidir. 27 Temmuz 1335-1919 tarihli Uyanık imzasıyla yazı şöyle: KASTAMONU AÇIKSÖZ GAZETESİ I Gelen gidenin yaptığını tamamlar 2 Yarın yapılacak şey bugünden düşünülürse 3 Çok söz yerine çok iş olursa 4 İşler ehline tevdi olunursa 5 Köhne kafalardan yakalar sıyrılırsa 6 Herkes "nemelâzım” demekten kurtulursa 7 Uzun eller kökten kesilirse 8 Düşman çimdiğine yumruk gösterilirse 9 Millet işi borç tanınırsa 10 Ve nihayet yaşamak için ölmek bilinirse Bu vatan ve bu millet kurtulur yaşar. Uyanık.
Sayfa 103Kitabı okudu
Reklam
124 syf.
·
Puan vermedi
·
2 saatte okudu
Ekin ektim başak yılan, kuşandığım kuşak yılan... Yorgan akrep döşek yılan, bir gün rahat yatamadım... Kim yatabiliyor..? Zor zamanlar yaşanıyor. Göz yummakla gece olmaz. Gözünü kapayan, yalnız kendine gece yapar. Ne diyeyim. Vurulup ömrünün ilkbaharında Kanından çiçekler açar yarında Cümle şehitlerin omuzlarında Bir sabah gelecek kardan
Bütün Şiirleri 3 - Suları Islatamadım
Bütün Şiirleri 3 - Suları IslatamadımAbdurrahim Karakoç · Kadim Yayınevi · 2015646 okunma
Kimi kul zulmüne "alınyazım" der Kimi dünya yansa "nemelazım" der.
Sayfa 107Kitabı okudu
90 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.