İki husus kafamda dolaşıyordu; ölmek ve delirmek. İki hal de ne hissedilebilir, ne de doğrulanabilirdi. Ölmüş ya da delirmiş olabilirdim yani. Delirdiğimi kimselere belli etmemek için hep sakinlikten bahsediyorduysam, ölmüş olduğum anlaşılmasın diye de yaşıyor muydum yoksa
Ses acaba nedir? Kulağın duyduğu mudur, kalbin onayladığı mı?
Sayfa 62
Reklam
Hiçbir seye hayatım boyunca tahammül etmedim. Ama hayatta olmak her şeye tanık olmayı ve ses edememeyi onu beğenmem zannetti.
Sayfa 62
Hayatta hiçbir şey, uğrunda ölmek için istenmez. Herşey yaşamamız için olmalıdır…
deliliğim devam etsin istiyorum; yaşamımı başkalarının istediği gibi değil de kendi hayallerime uygun biçimde sürdüreyim, fena mı?
Mazlûmiyetle ölmek, zâlimiyetle yaşamaktan daha hayırlıdır.
Divan-ı Harb-i ÖrfiKitabı okuyor
Reklam
Kendine sınır çizemiyorsan başkalarının çizdiği sınıra mahkumsun…
Biri, ölmek üzere olan bir insanın imdat çığlıklarını duyuyor ve televizyonunu rahatça izleyebilmek için kapıyı kapatıyor. Tanrım, bu dünya ne hale geldi böyle?
Sayfa 32 - Pegasus Yayınları - Pdf
“Yürü kalbinin gösterdiği yolda gözünle gördüğünü tanı: ama bil ki bütün yaptıkların yargısına uğrayacaktır Tanrı’nın.”
HER TIRTIL DÖNÜŞMEZ
“Kelebek olacak tırtılın önce kendi kabuğundan vazgeçmesi ve kendi varlığını gelecekteki varlığı için eritmesi gerekir. Her tırtıl kelebek olamaz, kelebek olacak tırtılın yeterince hayalci hücreler yetiştirmesi gerekir. Bu hayalci hücreler, diğer tırtıl hücreleri ile aynı yapıdadır ama bu hücreler tırtıl olmaktan sıkılan “rahatsız” hücrelerdir.
Reklam
Bir sevmek bin defa ölmek demekmiş
İnsanların mutluluk olasılığı ne kadar yüksekirse, mutsuzlukları da o kadar artıyor demek.
Schopenhauer'a göre ölüm, felsefe yapmanın gerekçesidir ve yaşam, acı çekerek sürekli ölmek demektir. - Simon Critchley, Ölü Filozoflar Kitabı, s. 222
“Herkes hayal kurar da yalnızca pek az kişi hayallerini gerçekleştirebilirse, hepimiz korkağız demektir.”
Sayfa 148 - Can yayıneviKitabı okuyor
Çok korkanın sonunda o kadar korkulacağa uğramayacağı anlatılıyor. Ben bu durmadan korkandan da, emniyet duyandan da öyle bir yılgınım ki, o kadar çok dinledim ki, bunların en ufak bir benzerini, bir menkıbenin zerresini gittiğimde orda görürsem, vallahi cehennemin en dibinden çıkarsam Allah beni cennetine koysun. Ahret ancak hiçbir söylenen ile düşünülen ve hayal edilen ile beraber anılmayacak bir yer ise ki ben öyle umuyorum, öbür dünya denmeyi hak eder. İncirle, üzümle, zeytinle, köşkle, huri ile nehir ile ... yok. İnsan söylerken sıkılıyor, orda sıkılmak yok diyorlar bir de. O sıkılma bilmez salaklardan burada çok diyemiyorsun.
Resim