Bu gece içtiğim kaçıncı kahve saymadım. Pek de kahve sevmem aslında. Ama nedense bugün hem kahve hem de sigara ihtiyacım varmış gibi hissettim. İhtiyacımı fazlasıyla aldım galiba. Kahvenin tadından mı olsa uykusuz kalmak istediğimden mi olsa pek anlam veremedim. Ama nedense tadı bir cazip geldi. Bilirsin çay severim ben. Demlediğin zaman bile taa
Hollanda'da hristiyan bir ailede doğarak, yetişen birinin İslam karşıtı olarak çıktığı yolda nasıl müslüman olup iman ettiğinden bahsettiği bir röportajını izledim.
(Joramvan Klaveren)
Röportajda doğru bilgiye nasıl ulaşılır? Araştırma nasıl yapılır? Bir şeye düşman olmadan onu iyi tanımak gerektiğinin mesajlarını vermesi de hoşuma gitti çünkü tüm insanlığın ihtiyacı olanlar doğru bilgi, doğru araştırma, gerçekten tanıma... Röportajdan sadece bir çıkarım yapacak olsak ve herkese hitap ediyor olsaydı bence bu " Taklidi imanla değil. Tahkiki imanla yaşa çünkü herkes sana kabir kapısına kadar arkadaşlık eder. " olurdu. Taklidi iman, kişinin delillere dayanmaksızın, ana-babadan veya çevresindeki insanlardan görerek ve öğrenerek iman etmesine denir.
Tahkiki iman ise, delillere, bilgiye, araştırmaya ve kavramaya dayalı olan imandır. Taklidi imana göre daha şuurlu bir imandır.
Biliniz ki dünya, din yolunun konaklarından bir konak, yolcuları Allahü Teâlâ'ya götüren bir yol, misafirlerin azıklarını alabilmeleri için açıkta kurulmuş süslü bir pazardır. Dünya ve âhiret, senin iki hâlinden ibarettir: Ölümden Önce olup, ama ona çok yakın olana «DÜNYA», ölümden sonra olana ise «AHÎRET» denir. Dünyadan maksat, âhiret için azık toplamaktır. Çünkü, insan yaratıldığı zaman sade ve noksan [eksik] yaratılmıştır. Fakat, kemâle gelmek ve meleklerin hâlini kalbine nakşetmek liyakatindedir. Böylece Allahü Teâlâ'ya lâyık kul olur.
Gerçekten de bir kuş uçabilecek, yiyecek toplayabilecek ve yuva inşa edebilecek şekilde yaratılmıştır. Bir kuşun bunları yaptığını gördüğümde onun mutluluğundan ben de mutluluk duyarım. Bir keçi, bir yaban tavşanı ve bir kurt da kendilerini besleyecek, yavrulayacak ve ailelerine bakacak şekilde yaratılmışlardır. Ben de onların bunları yaptığını gördüğümde, onların mutlu olduğunu ve varoluşlarının akla uygun olduğunu kesin olarak bilirim. O halde bir insanın yapması gereken şey nedir? Bir insan da aynı şekilde hayvanların yaptığı gibi kendi varoluşunu üretmelidir. Şu farkla ki bunu tek başına yaparsa yok olup gidecektir. Bunu kendisi için değil, tüm insanlık için yapmalıdır. Bunu yaptığında şundan eminim ki o mutlu bir insandır ve varoluşu akla uygundur.
"O kum fırtınası bittiğinde, nasıl olup da onun içinden geçebildiğini, nasıl hayatta kalabildiğini anlamayacaksın. Hayır, o fırtına gerçekten bitti mi bunun bile farkına varamayacaksın. Yalnız tek şeyden emin olacaksın. O fırtınanın içinden geçtikten sonra o fırtınanın içine ayak attığındaki kişi olmayacaksın artık, aynı kişi olmayacaksın. Evet, işte kum fırtınasının anlamı bu."