Bu kadar çalıştık, sonu yoksulluk, açlık... Günden güne aşırı çalışmaktan çatlıyoruz, soğuktan, açlıktan geberiyoruz. Her zaman derin, kara bir aldatma çamuru içinde boğuluyoruz. Kollarımızın ürününü başkalarına yedirmek zorunda kalıyoruz. Boyunlarımızda zincir, köpekler gibi sürünüyoruz. Bilgisizlik ta ruhumuzun derinliklerine işlemiş, herşeyden korkuyoruz, herkesten alçak duruyoruz. Yaşayışımız bir gece, hem de karanlık bir gece gibi karanlık. Düşlerimiz sonsuz karadüşle sıkıntılı.
"Ben keyif aramıyorum. Tanrı'yı istiyorum, şiir istiyorum, gerçek tehlike istiyorum, özgürlük istiyorum, iyilik istiyorum. Günah istiyorum." John (Vahşi)
- İnsanlar nerede? diye sessizliği bozdu sonunda küçük prens. Çölde insan yalnız hissediyor kendini...
- İnsanların arasında da yalnızdır insan, dedi yılan.
Yapı Kredi Yayınları - Ahmet Cemal Çevirisi
Bu küçük kazanın meydana geldiği cadde, ışık demeti gibi kentin ortasından fışkıran, dış bölgelerden geçen ve varoşlarda biten o uzun ve kavisli trafik yollarından biriydi. Eğer şık çift bu yolu biraz daha izlemiş olsaydı, hiç kuşkusuz hoşuna gidecek bir şey görecekti. Bu, onsekizinci ve hatta belki de onyedinci yüzyıla ait, kısmen bozulmadan kalmış bir bahçeydi; ve bahçenin dövme demirden parmaklıklarının yanından geçildiğinde, ağaçların arasından, özenle biçilmiş çimlerin üstünde iki yanında ensiz uzantılar bulunan bir saray yavrusu, eski zamanlardan kalma bir av köşkü ya da aşk yuvası görünüyordu.
Aylak Adam Yayınları - M. Sami Türk Çevirisi
Bu küçük kaza hadisesinin yaşandığı yol, şehrin kıyısından şualar halinde fışkıran, dış muhitleri dolanıp banliyöye çıkan o uzun ve kıvrımlı, trafiğe açık caddelerden biriydi. Söz konusu zarif çift, o yolu bir müddet daha takip etseydi, kesinlikle beğenecekleri bir şey görmüş olacaktı. On sekizinci, hatta on yedinci yüzyıldan kalma, hala bir kısmı sapasağlam duran bir bahçeydi bu; dövme demirden parmaklıklarının yanından geçerken ağaçların arasından, özenle kesilmiş çimlerin üzerinde eski zamanlardan kalma, kanat kısımları dar, küçük bir şato görülüyordu, bu bir av köşkü veya bir aşk şatosuydu.
Bu küçük kazanın meydana geldiği cadde, ışık demeti gibi kentin ortasından fışkıran, dış bölgelerden geçen ve varoşlarda biten o uzun ve kavisli trafik yollarından biriydi. Eğer şık çift bu yolu biraz daha izlemiş olsaydı, hiç kuşkusuz hoşuna gidecek bir şey görecekti. Bu, onsekizinci ve hatta belki de onyedinci yüzyıla ait, kısmen bozulmadan kalmış bir bahçeydi; ve bahçenin dövme demirden parmaklıklarının yanından geçildiğinde, ağaçların arasından, özenle biçilmiş çimlerin üstünde iki yanında ensiz uzantılar bulunan bir saray yavrusu, eski zamanlardan kalma bir av köşkü ya da aşk yuvası görünüyordu.
Sayfa 81 - Yapı Kredi Yayınları - Ahmet Cemal ÇevirisiKitabı okudu
Batı Avrupa'da roman, onyedinci ve onsekizinci yüzyıllarda gelişmiştir. Bu yüzyıllar, akıl çağıydı; bütün yaşamı ussal açıklamalara ve sınıflandırmalara dayandırmaya çalışan bir çağdı. Overbury'nin ve La Bruyeré'in, insan doğasının deliliklerini, kötü ya da erdemli "tipler" dizisi şeklinde düzenleme yetenekleri nedeniyle
İÇİNDEKİLER
BİRlNCl BÖLÜM. - Eski Loncalar - Doğan Burjuvazinin Desteği Eski Loncalar Loncaların Kaynakları ilk Meslek Kuruluşları Lonca Hareketi ve Serbest Zanaatlar Bir Loncanın Tüzüğü, Toulouse Topluiğnecileri Patronların Kalesi Olarak Zanaat Kuruluşları Tekelde Başarısızlık: Ustalık Belgeleri ve Saraya Çalışan Zanaatçılar Tekellerin Savaşı