Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Ah, keşke şair olsaydım! - ama Homeros ya da Puşkin ayarında bir şair; onlar kadar yetenekli olmayan bir şair bu işin üstesinden gelemez - ey okuyucu, eğer bu kadar yetenekli olsaydım parlak renkler ve büyük bir fırçayla bu baloyu resmederdim…
"Yaz boyunca açmamakta direnen begonviller sonunda vazgeçtiler inat etmekten, teslim oldular ağustos güneşine, coştukça coştular. Sen adadan ayrıldıktan sonra da dur durak bilmediler, sonbahar boyunca mora kesti bütün bahçe, en çok da sizin teras. Adaevine taşındığımızda hevesle diktiğimiz begonviller! Bahçemiz begonvillerle dolsun, hepsi de mor olsun istemiştik. Sonra istedik ki, mezarın da bahçemiz gibi olsun, biz biraz avunalım... Çocuksu avuntular! Acı, acıklı... Tüm renkler mora çalıyor, gün günden mor, bir eksik mor. Begonviller uzaklarda... Yaz gelecek mi, gelecek mi gerçekten?"
Sayfa 117 - Everest & 1.BaskıKitabı okudu
Reklam
"Renkler, adetler, yenen yemekler insanları birbirine göre öteki yapmaya yeter."
Sayfa 80 - KronikKitabı okudu
(kilic's version)
birazcicik 🤏 uzun olmus olabilir (aynen biraz iletiye sigmadi yorumda devam ettim💀) ☆ ben elif ☆ ne zaman ve nasil ortaya cikti bilmesem de arkadaslarimin %90i bana kilic der, oyle ki birisi bana elif dediginde o kim esprisi yapariz (taa ortaokuldan beri boyle) ☆ ravenclaw (arkadasim hufflepuff oldugumu iddia ediyor) ve cabin 7 (apollon) ☆ proud
ZEYNEP

ZEYNEP

@zzynp_okuyanbiri
·
13 Nisan 22:58
(zeynep’s version)
Gece gece durduk yere böyle bir istek geldi (eklemeler yaptım kısa oldu çünkü) ❀ben zeynep (𝑻𝒂𝒚𝒍𝒐𝒓’𝒔 𝑽𝒆𝒓𝒔𝒊𝒐𝒏) ❀ taylora bağımlıyım ha bu arada favori albümüm reputation ben daha çok bağıra bağıra şarkı söyleyen tıplerdenim ❀ Spotify ilacım ❀ tdknin içinden geçmem bilmediğim anlamına gelmiyor ❀ Harry potter serisini ne kadar sevsemde hala
BEYAZ LÂLE Hudutta bozulan ordu iki günden beri Serez’den geçiyordu. Hava serin ve güzeldi. Ilık bir sonbahar güneşi, boş, çimensiz tarlaları, üzerinde henüz taze ve korkak izler duran geniş yolları parlatıyordu. Bu gelenler, gidenlere hiç benzemiyorlardı. Bunlar adeta ürkütülmüş bir hayvan sürüsüydü. Hepsinin tıraşları uzamış, yüzleri pis ve
Bugünü Yaşama Arzusu
#Schopenhauer *Yazar #Aldığımız her nefes bizi sürekli etkisi altında olduğumuz ölüme doğru çeker... Nihal olarak zafer ölümün olacaktır, çünkü doğumla birlikte ölüm zaten bizim kaderimiz olmuştur ve avını yutmadan önce onunla yalnızca kısa bir süre için oynar. Bununla birlikte, hayatımıza olabildiğince uzun bir süre için büyük bir ilgi ve
Reklam
Bir binayı ev yapan şey, içindekilerin kurduğu hayallerdir.
Sayfa 266Kitabı okudu
Türk toplumunda devlet ile hayal gücünün buluştuğu tek yer Milli Piyango'dur ve seçsinler diye bilet destelerini uzatırken bayiler özene bezene desteden bilet seçen vatandaşların yüzünde beliren çeşit çeşit umut ifadesini seyrederek bunun tadını çıkarırlar.
Sayfa 292Kitabı okudu
İyi niyetlerle yapılmış Cumhuriyetçi Batılılaşma çabası çoğu zaman ne yazık ki askeri darbeler için şık bir mazeret olmaktan ve Türkiye'yi taşralaştırmaktan başka bir sonuç vermedi. 1950'ler ile 1960'ların başında İstanbul'da geçen çocukluğumu askeri darbeler ve askeri darbe tehditleri, sokağa çıkma yasakları ve yerel siyasi çekişmelerin dünyanın en önemli olayları olarak yaşandığı bir dünya olarak hatırlıyorum. Batı kültürünün kendisinden çok simgelerinin ve törenlerinin taklit edildiği ve geleneksel kültürün aşağı kültür diye hor görüldüğü bu alem bütün kültürlere düşmanca bir tutum takındığı için taşralılığın bütün görüntüleriyle yeşermesine ortam oluşturdu: Çocukluğumda, yabancılardan, bizlerden değişik olanlardan küçümseyerek ve gülerek söz edilirdi. Sanatçılar eğer para kazanmıyorlar ve ünlü ve hapse atılacak kadar önemli değillerse ancak küçümsenmeyi ve acınmayı hak ederlerdi; hatta bu ikincisini hak edebilmeleri için onlardan çoğunluk gibi düşünmeleri beklenirdi. Başka kültürler, dünyalar, bilgi alanları, kimsenin merakını kurcalamazdı: Bilginin ne işe yarayacağını sormak daha kurnazca bir tutum sayılırdı. Ve bütün taşralaşmış kültürlerde olduğu gibi kendi dünyamız bizlere bütün dünya olarak gözükürdü o zamanlar.
Sayfa 248Kitabı okudu
Cumhuriyet'in kültür politikası, bayramlık elbiseye benzer. Kültür törenlerde giyilen, bizi biraz sıkan bir şeydir. Gene de bayramlık elbisesi olmayanları aşağılamaya yaradığı için bir faydası vardır. Aslında herkes bayramlıklarla değil, sıradan elbiselerle rahat eder. Onu da kültürsüz bulurlar. Bu yüzden kültürsüzlüğün bir rahatlık, tabii bir hal olduğunu aslında hepimiz içimizden biliriz.
Sayfa 246Kitabı okudu
Reklam
Ziya Gökalp, bir milletin tarifini kültür birliği, dil birliği, tarih birliği vs. gibi unsurlarla yapar: Bir anlamda, yaratılmak istenen "modern Türk milleti"nin birliğinin temellerini araştırır. Bugün ise, Türkiye'nin birliğini sağlayan şey ne dil, ne tarih ne de kültür birliğidir. Bir Aygaz birliği, Arçelik birliği, spor toto birliği, PTT birliği ya da Kelebek Mobilya birliğidir. Bir merkezden örgütlenen ve ülkenin en ücra köşesine kadar ulaşan bu bayiler örgütü, bu örgütün ima ettiği birlik, Ziya Gökalp'in sözünü ettiği "birlik"lerden aslında çok daha sağlam bir birliktir...
Sayfa 147Kitabı okudu
Manzara: Sanki tamı tamına bir dünya. Rüya ile ona bakmayı seviyorduk; sessizce. Arabacı bir sigara yaktı, kokusu geldi. Niye güzeldi buradan dünyaya bakmak? Belki hepsi gözüktüğü için. Belki buradan düşersek öleceğimiz için. Belki uzaktan hiçbir şey kötü olmadığı için. Belki hiç bu kadar yukarıdan bakmadığımız için. Ne yapıyorduk şimdi biz burada? Bu dünyada? "Güzel mi?" dedim Rüya'ya. "Niye güzel?" "Buradan düşersek ölür müyüz?" "Ölürüz." Bir an korkuyla uçuruma baktı. Ama sonra sıkıldı. Uçurum, deniz, kayalar: Her şey hep aynıydı, hiç hareket etmiyordu. Sıkıcı. Bir köpek geldi! "Köpek," dedik. Kuyruğunu sallıyordu, hareket ediyordu. Onu sevdik, manzaraya bir daha bakmadık.
1.217 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.